CESUR VE KORKAKSIN
geri çekildiğin kadar cesur, ileri atıldığın kadar korkaktın..
zırhında pas ve kan.. aşkta güle küsmüş gölgeydin.. kilitte dönen anahtar kadar utangaçtın.. odaların yamalı.. demirlenmiş bir ömürdün çocuklara.. yüzüğünde pas ve kan.. sesini yüzüme sürerdin.. kuzeybatıdan sekiz şiddetindeydi.. küskün dünyanın bu yüzünde “seviyorum” hep yaralıydı sende.. sende hüzün kaldı ki, dağlar o yüzden eşkıya değil kin tutar.. yaraladığın kadar yaralanırsın aşkta, gözlerime ağaçları devirme.. senden daha zayıftım, dikaçı yorgunu, belki tenor bile değil.. dağlarla kendimi tamamladığımı bilseydin dönüp gelirdin.. uçurum olurdun bende.. ay düşerdi saçlarıma.. taşın yosun tutan yüzüne konmazdı kuşlar.. ve gözlerin yanmış ormanlarımın son yaprağı.. ben senin olurdum, sen dörtnala gelip otururdun düşlerimin içine.. ölüm hep pusuda, hayat illet gibi bir küfürdü.. rüzgarın en büyük kentiydi yüzün.. gece olduğunda çöl gibi soğurdu saçın.. ensene değmezdi ama, gülüşün rüzgarlar giyinirdi.. ben inadın olmuşum.. ağzın yolumu kesiyor.. dilimin altında tuzla uyanıyorum sana.. soluğun sütçocuğu kokusu.. suda ıslanan kağıt sanki gözlerin.. sorduğun her soruda bir yanın görünür.. ay olurdu sesin.. ben su der.. dağların ardından gelirdim.. umutlarım için güneşe, düşlerim için yaşama tutunuyorum.. |
zırhında pas ve kan..
Ne güzel dizeler...şiirinizi okumaktan mutlu oldum...Entellektüel.