''Bir Azizeden duyduklarım''-1 / .... İvme inmiş hayatlar üzerine.. Daha dün ağlayan bir bebektin ya şimdi Satın almış gibisin dünyayı Üstelik beş paran yokken cebinde Ve eteklerinden dökülürken tel tel zaman Sanki sen değilsin birkaç damla sudan türeyen Üstüne düşen milyonlarca damla yağmur varken Batarken güneş tamda gölgenin tepesinde Hevesinde boğulduğun günahlarını çağır Aç perdesini ruhunun ağır,ağır Üstünden elbisesi çıkarılmış bir kadın kadar utangaç Ve çekingen bakışları vardır yaşamın Bitmeyen bir şey söyle dediğimde Söyleyecek neyin varsa durma söyle Bakma desemde bakacaksın biliyorum aynalara Otur desemde dizimin dibinde vuracaksın kendini yollara Kader dedikleri bu olsa gerek,bir girift bilmece Koşmak etrafından çemberin hem gündüz hem gece İllede geleceksen peşimden tutun efkarımın hırkasına İki göz kapağının arasındaki pencere,iki kaşımın arası yalnızlık Cenaze namazına gidemediğm tüm duyguların ruhuna Ve hatıra fotoğrafı çektiremediğim bir kaç mutluluk adına Doğum gününü bilen her adam gibi ölüm gününden habersiz ağlayışlarımın sebebi var gülüşlerimse sebepsiz -2 ..../Dalında sararan yaprak üzerine Üstüne çise düşmüş güller kadar üzgün Ve kırılgan bir yanı vardır toprağın Küsmeye dursun birkere Çatlar her yerinden çamurlar fışkırır Üstüne bastıkça yüzlerce ayak Tarttıkça dünyayı bir avuç toprak Düşünmeyen dimağlara akıl saçılır rüzgarın peşinden giden kuşlar kadar özgür Hüviyetini kaybetmiş güneşler gibi çaresiz Oltaya takılmış bir balığın gözlerinde gördüm Korku dolu bakışları ve ekvatoru iklimsiz Yapraklar gördüm dökülmüş sararmış ve solmuş Kaybolmuş bir çocuk gibi dolandımda durdum Yaşarken elleri ve ayakları uyuşmuş Yüzü buruşmuş ihtiyar bir kadındı dünya Rivayetini önceden duyduğum rüyaların gözükmesi gibi Asasına dokunamadığım bir azizeydi annem apaktı sütü ve teni bembeyaz Bilmezdim ben ölülerin dilini sonradan öğrendiğim her şey gibi Öğrendim ölümüde sevmeyi |