Teşekkürler yorumunuza Sn Bülbül
Allah herkese akıl fikir vermiş düşünme yeteneği.
Herkes kendine göre yorumlar. Demek ki hiç bir suçu olmayan saç teline günah yüklemek te sizin gibi düşünenlerin fikri.Önemli olan karekter, ahlak ve davranışlar..Ve ben dahil dünyada tüm insanlar özgürdür istediği gibi düşünebilirler, Bu yüzden yasaklarla İran gibi olmaya kalkışmayalım Burası Atatürk Türkiyesi ve sadece devlet kurumlarına yasak baş örüsüyle türbanla girmek. Yoksa kimse karışmıyor ne kara çarşafa ne peçeye ne de şalvara. Sevap ve günah yaşam tarzıyla davranışla örtünmeyle değil.
Bu da benim düşünce. Sizin düşüncenize de saygı duyarım.
ALTTAKİ ALINTIYI OKYABİLİRSİNZİ TEŞEKKÜRLER
Kıyafet, İnanç ve Dinin birbirleri ile doğrudan hiçbir bağlantısı yoktur. Hz. Muhammet ilk zamanlarda kendi karılarının ve yakınlarının eşlerinin (Ahlaksızlar, serkeşler tarafından, TANINIP; (Bunlar müminlerin kızları ve eşleridir. Rahatsız etmeyelim demeleri için) rahatsız edilmemeleri için, inanan hanımların başlarını beyaz bir örtü ile örtmelerini emretmiştir." (Tarık Zafer Tunaya, "İslamcılık Cereyanı - II", 1998.)
Kuran'ı Kerim'de örtünmeyle ilgili ayetler vardır. Bunlardan - doğrudan ilgili altısı- aşağıya çıkarılmıştır:
Azhap süresi 59. Ayet:
"Ey peygamber, eşlerine ve kızlarına ve iman edenlerin kadınlarına; dışarı çıkarken üstlerine örtü almalarını söyle; bu onların TANINMALARINA, tanınıp da eza edilmemelerine (Cariye ve Gayrimüslim sanılıp da sarkıntılık yapılmasın diye) en elverişli olanıdır." (Yaşar Nuri Öztürk, " Kuran-ı Kerim Meali" -Türkçe Çeviri-, İstanbul, 1994.)
A'raf Suresi, 22. Ayet:" (Şeytan) nihayet onları kandırarak aşağı çekti. O ikisi ağaçtan tadınca Çirkin Yerleri (cinsel organları) kendilerine açıldı. Bahçenin yapraklarından yamalar yapıp üzerlerine örtmeye başladılar."
Araf suresi 26. Ayet: "Ey ademoğulları! Size ÇİRKİN YERLERİNİZİ ÖRTECEK GİYSİ ve "SÜS" kıyafeti indirdik."
Şimdi gözlerini dahi siyah gözlükle kapatanlara sormak lazım. Acaba Allah'ın özene bezene yarattığı, sizin saçlarınız, yüzünüz ve gözleriniz çirkin yerleriniz midir de utanıyor ve kapatıyorsunuz?
Nur suresi 31. Ayet: "Mümin kadınlara söyle; bakışlarını yere indirsinler. Irzlarını/eteklerini (Avret Yerlerini) korusunlar. Süslerini/ziynetleri ni [TAKILARINI ] , görünen kısımlar (?) müstesna açmasınlar. Örtülerini/başörtü lerini göğüs yırtmaçlarının üzerine vursunlar. Süslerini (?) şu kişilerden başkasına göstermesinler: Kocaları, babaları, oğulları, kocalarının oğulları, kocalarının kardeşleri, kardeşlerinin oğulları, .Kadınların mahrem (gizli) yerlerini henüz anlayacak yaşa gelmemiş çocuklar."
[Çocukların görmemesi gereken Gizli Yerler (Süsler), kocanın kardeşine, üvey evlada, babaya, kayın biraderin oğullarına gösterilebilecek, (?), bu nasıl korunma kavramı? CD]
Bu ayetlerin tümünde de görüldüğü gibi Örtünme'nin Dinimizle, onu kabul etme veya inkâr etmeyle doğrudan bir ilgisi yoktur. Örtünme olayı zamana ve mekâna göre, ALLAH tarafından, kullarına kolaylıklar olsun ve Çirkin Yerlerinin orta yerde olmaması ve belki de mikrop kaparak, hasta olmamalarıyla ilgili olsa gerektir ilgilidir.
"Cahilliye Devri'nde Arap kadınlarının davranışları çok dikkat çekicidir. Bizzat Hz. Muhammet(s.a.v) tarafından verilen vaazlar sırasında dahi bu Arap kadınları, gayet laubali bir şekilde "Yarı Çıplak" ve Tahrik Edici eda ve pozlar içerisinde yerlere uzanarak Peygamberi Dinlediklerini biliyoruz...
...Peygamber, bu tür hayâsızlıkların kadınları adileştirdiğini görüyor, onları vakara davet etmek için ve erkeklerin de hislerini kontrol altında tutabilmek maksadıyla, yaşanılan çağın ihtiyacından dolayı yarı beline kadar çıplak yaşayan cahilliye devri kadınları için bu tedbirleri alıyordu." (Turhan Olcaytu, "Dinimiz ne Emrediyor, ATATÜRK ne Yaptı?." İstanbul. Okat Yayınevi, 1973).
Atatürk 2 Şubat 1923'te İzmir'de yaptığı bir konuşmada örtünme için bakın ne diyor:
"...Ben sanıyorum ki bu millete, bu memlekete cümlenize malum olduğu gibi şuradan buradan gelmiş olan bu kötü âdet ki, ne Din, ne ahlak ve ne tabiat bunu kabul etmez ve ne de Allah emretmiştir.( .)
... Kasabalarda ve şehirlerde yabancıların dikkatini çeken önemli manzara ve ifade olunan önemli hal cümlemizce malumdur ki, daha çok örtünme şekli üzerinde tespit edilmiştir. Bu örtünme şekline bakanlar hüküm veriyorlar ki, kadın evinden başka bir yer görmez ve göremez. Çünkü sokağa çıktığı zaman gözü ve her tarafı kapalı olmaya mahkûmdur.
... Efendiler bu örtünme şekli Din icabı da değildir. Hatta o kadar değildir ki, meşru da (yasal da) değildir. Din gereği örtünmeyi ifade etmek lazım gelirse kısaca diyebiliriz ki, kadınların örtünmesi, külfet getirmeyecek ve adaba uymayacak şekilde olmamak şartıyla basit olmalıdır. (.) Yeter ki örtünme şekli kadını hayattan, faaliyetten ve insanlıktan ayıracak, meşru olmayacak dereceye getirmemiş olsun." ("Türkiye'nin Geleceği Üzerine İzmir'de Halkla Konuşma", Sadi Borak, İstanbul, Şubat 1997, s.179, 1923).
27 Ağustos 1925'te İnebolu'da yaptığı konuşmada ise özellikle "örtünme" konusu üzerinde duran M. Kemal; "Kadın arkadaşlarımız da bizim gibi anlayışlı ve aydın insanlardır. Bu kadar yüksek ve önemli bir sonuca ulaşabilmek için gerekirse bazı kurbanlar da verelim; bunun önemi yoktur." diyordu.
Görüldüğü gibi Atatürk "örtünme" konusunda hiç ödün vermiyordu ve kadınlarımızın uygarca giyinmelerinin sağlanması için kesin kararlıydı. Atatürk'ün bu tutumu, bugün, kıyafet konusunda "kem küm" eden büyüklerimize ithaf olunur.
Bu değerli çalışmasından ötürü Emekli Albay Cemil DENK'e teşekkür ederim.
Yaver ARANCIOĞLU
http://www.huryildiz.com/Detay.asp?yazar=115&yz=2183
*****************