YOSUN GÜLÜMSEMESİ
…………………………………………………………….
yağmurlar vardı, hepsini yağdım ne beklenen gelendi ne gelen beklenendi devrildim sabrın tehditkâr kabzasıyla uygarlık yarım kaldı, dedim ey zerdüşt ve yarım barbarlık da ikisi de caymadı... gökyüzü soldu avuçlarımda gencecik bulutlar öldü ardımdan sürüyerek getirdim kendi ölümü alın dijital dünyanıza kadavra yaparsınız içimde yarım kalmış bir orman içimde yanmış kalmış bir orman... Yılmaz odabaşı Esen lodosta, Dalgalarınla ağlayan sesin Göğsümü yırtar… Kıyılarım sarsılır, kırılır Kucaklar kanatlarım. Karanlığına gebe Gün savrulur, güneşsiz. Dolunay mateme kuşanır. Bilirim Gül’üm, Yadigâr bulutlarında yumru düşler, Geceye mülteci, puslu yıldızlarındır. Sen yine de Sonsuz döngüde kaya kuytusunda Bir yosunun gülümsemesini unutma… |
Geceye mülteci, puslu yıldızlarındır.
Dalmışım dost mısraların içine ve de o enfes kareye,kutlarım can dost,görmeden sevmek ne güzel güzel dostları,yüzlerini gördüğüm yakın dostlardan yakın hissediyorum inanın,saf ve yalın dostça...
sevgimle...