YAŞAMAK
YAŞAMAK
Ey bahtsız yüreğim yokluğumun öteki yanı Yaşamanın zemheri karanlığı Tutunduğum yok oluşumun sebebi Bahtımın yazılmamış kaldırılmamış naşı Ömrüm ömrüne yakın olanda yüreğim yüreğine deyende Kara gecelerin fendine deyen sensizliğimin diğer yanı Uykum kaçar gecelerin zahirinde Ay ışığının yanılgısında söner gözlerimin feri Uğrunda savaşlar verilmiş yitik magulupların yandaşı Kınından çıkmamış kılıcımın kenarına düşmüş kanı Vurulmuş bir serseri merminin endamı Yokluğuna yanmayan yüreklerin yokluğuna Ahu gözlerine yandığım yanıp ta solduğum Ömrüme eklediğim yılarımın fedası olan Yaşanlımmış olanları bir çırpıda silenim Yüreğimin en incel damarına deyenim Kıymet bilmez ellerin yarınındayım Yüzüm bakmaz güneşin sıcaklığına boynum bükük yokluğun dayım Anlamaz sen gibi bu zalim âlemler yalnızlığımı Tutunamadığım yıllarım ın en güzel ahengi Sevdaların yoksuluyum gayri kırkımdan sonra Yazılmamış aşkların hikâyesiyim bir başıma Tutunamadığım bir çınar ağacının yaprağıyım Sararmış solmuş yerlere düşen Haykırmak mı gerekiyor sancıları kör kuyulara Yoksa düşmek mi gerekir sağır zemberek ormanlara Rüzgârın alıp sürükleyerek götüreceği bir yaprak mı olmak gerek Yoksa satılmış sevdaların cellâdımı olmak gerek Ahu gözler yakar mı yürekleri sesiz sedasız derinden Yakar yakmasına da akmaz mı gözlerden kan çanak kırmızı kan gibi yaşlar Ne garip bu yalan âlemde yaşayan insanların yalan sevdaları Tutunamayan bir damla su gibi dalından kopan bir dal gibi Hazanlar şarkı tüttürür yaralı benlerde Ten deymez mi bir gün soğuk musalla taşının üzerine Deymez mi bir avuç toprak daha soğumamış yanağına Toprak mı kabullenmez. ölümü seni almaz bilinmez Sevda türküleri cığrıldık ca sevdalar bitmez Umutlar yarına taşındık ca yollar tükenmez Hayal edip yokluğun denine olmaz bir hengâme Kıyıya vurmuş sahipsiz bir ceset gibi Hadi bazen şeytanın askeri oluruz bu âlemde bazen de şeytanın ta kendisi Kim teselli bulmuş. yarından öteye, bu ahirin zor deninde Yıkılmadı mı ömrümüzün en güzel yılları Yok, olmadı mı elde var olduğunu sandığımız yılarımız Koşmadık mı biz gençliğimizden yaşlılığımıza Kaç bahar geçti fani ömrün yazında Kaçını tutabildi kaçını kolladık Kaçında sevdalara fidan olduk gül olduk gonca açtık Hadi hoyratlığımla alın beni götürün darağacına Takın boynuma bildiğiniz hangi ipler varsa Vurun ayaklarımın altındaki duran tabureye İdam edin beni. her derdimden her, sevdamdan ötürü birer birer Hüznüm dökülecek gecenin zifiri karanlığında yerlere Saracak hüzünlerim bir bir daracık sokakları Ben yana cam siz yanacaksınız pişmanlıklarınızla Hadi durmayın sizde vurun bir darbe bitsin bu harabe ömrüm Yaşanılmış yaşanılacakların adına ne varsa İdam edin benimle birlikte birer birer Deymesin yanağıma bir avuç toprak sarmasın bedenimi bir metre beyaz kefen Olmasın musalla taşında bedenim. nede bir mezarım Ne geride benliğim kalsın nede şanım Huzurlardan öteye bu âlem de yalnızlığımdan ayrıyım Kor olmuş sevdalarım cehennem ateşi gibi yanmaktayım Deymeyin yaralar içindeki yüreğime. acır incinirsiniz Okumayın ey insanlar bu kifayetsiz satırlarımı yanarsınız Yanağım yakar sizleri yitik olur düşersiniz Çekilmiş dertlerimin içersinde erir bitersiniz Ömrünüz kısalır saçlarınıza aklar düşürürsünüz Hadi çekilin yanı başımdan bırakın yalnızlığımla beni başa başa • Yalnızlığım ki derin bir kuyu • Ömrüm ki yaşanılmamış • Sevdam ki hiç hesaba katılmamış • Yaşım ki hiç yaşanılmamış… |
Saygılarımla
Mehmet Çobanoğlu