Art/a Alanda Bir Çığlık Anadolu 1Şiirin hikayesini görmek için tıklayın Bu şiirin hikayesi:
Art Alanda Bir Çığlık Anadolu isimli çalışmam üç uzun, ana bölümlerden oluşur. Önce, uzun çalışmamın ikinci bölümü oluştu. Aslında bir plânlama gözetilmeden, Mezopotamya Kültüne çağdaş ve bilimsel olmayacak her bir ham bakışlara karşın, bir yergi immişçesine oluşturuldu. İnsanlık tarihi özelindeki Mezopotamya merkezli kültün geçmişine sırf mitolojik tarzda bakışların ironisi işlendi. Asıl Sümer metinlerine;’bu eskilerin bir masalı’ denmelere yergici bir göndermedir. Sümer metinleri toplumlaşma ittifaklarının sembolizmi iken, metinlere masal ve cahillik ürünü dendi! Bu nedenle bu çalışma sosyolojik, antropolojik ve dahi tarihsel olmayan bu tür bakışların küçümseyici göndermelerine karşılık yapılan bir ironidir. Yine bana göre kült ironisini oldukça anlamlı bulduğumdan çalışmam tarihi sürece saygılı ve gerçekliğin, derinliklerini hisseden bir çalışmadır. Çalışmamın 3. kısmın daysa, bu uygarlıkların nasıl bir biri içine geçişerek bir biriyle olanca girişmelerini yaparak bu günlere değin nasıl geldiğinin vurgulamalarını temel alarak, çalıştım. Tarihselliğin böylesi bir difüze anlama ve anlatım olaraktan geçişmelerini, gözler önüne sermeğe çalıştım. Çalışmamın 1. Bölüm konuları içinde toplum ittifaklarının en temel yaşamsallarına zemin olan zorunlu konuların kurumlaşmaları işlendi. Bu açıdan bakıldığında uygarlık tarihi bir ittifaklaşmalar ve kurumlaşmalar tarihidirler. İlk ittifakı oluşumların yazıdan önceki aktarıcıları din ve inançtırlar. Yani bizim şimdilerde masal, mit dediğimiz ya da bize öyle gelen devasa bir edebiyattırlar. Mücadeleler tarihi içinde savaşlar sonunda nereler alınmışsa alınmış. Nereler verilmişse verilmiş. Ne kadar süreçleşecek vahşet, kin, garez, düşmanlıklar ortaya çıkmışsa çıkmış. Ne kadar ülkelere baş eğdirilip, ülkeler vergilere bağlanmışsa bağlanmış; sonuçta tabi olunan iyi ya da kötü İTTİFAKLAŞMA SÜREÇLERİ orta ya konmuştur. İttifakı sürecin içinde; ne kadar sömürü, ırki öznellikler, olursa olsun; bunlar hep aşıla aşıla evrimleşmiştir. İttifakı sistemlerin geri beslenmeli kontrolleri aşamalaşarak ortaya sürecin gelişmeleri çıkmıştır. Ve bu gelişmeler hep ileri doğru oluşla çıkacaktır da. İttifakın belirdiği her yerde bu zorunluluklar bağıntılı gelişmeler çeşitli bahane ve sebeplerin öznel kavgalarıyla da oluşturulmuşturlar. Bu sudan sebepler, kimi kez din, bazen çapul, bazen elçimi öldürdün, bazen üzümün sapı var, armudun çöpü var denişle, bazen özgürlük ve namus savaşlarının ayrıntıları içinde boğuluşlarla ittifaklar hep güme gitmiştir. Tüm bunlara getirilmek istenen kimi açıklamalarda, kimi kez sosyolojik, kimi kez tarihi nesnelcilik ve dahi antropolojik süreç olgu ve olaylarına değinmelerle, uygarlığın temelindeki ittifakı kanatların zeminlerine birer kanaat oluşturulmaya çalışıldı. Panaromik olaraktan verilen argümanlarla, okur bilincindeki olası ortalama birikimlerin çağrışımları, hedef alınarak seslenildi. Tabi bu sesleniş okurun ilgi ve bilgi sel olan birikimlerine karşın, okurun sübjektif oluşuna da izafelendi. Yine bu seslenme bağlamında sesleniş bir okur uyarıcı olacaktır. Bekli de konu okurun ilgi alanına girişle, okurun araştırma yapmasına da neden olmaya yöneliktir. Ama 2. bölüme göre de daha nesnelci bir bakışın ürünü olunmasına gayret edildi.
...
Ve hayat suda Tarih Sümer’de başladı... Samuel Noah Kramer “Adı yokken daha yerin Göğün daha adı yokken Ne düzenlenmişti otlar Ne demet edilmişti kamışlar Ad verilmemişti hiçbir şeye...” Yaratılış destanı (Sümer) ** Uygarlıklar getirilip Uygarlıklar taşırılan berdevam... Kıybele’nin gözlerindeki Bereket taşması, şad yolu ** Coğrafya ikliminde Yazları görsem Anadolu Seni bir özlerim ki Dirimin hasat zamanıdır Sefa dilerim gönlümce Lakin tam olmaya eremem Kışların donar Tamda buz gibidir derim Pır pır ederken yüreğim... Sonbaharını görsem Rengim solar Ne kalır utkulardan Heycanını da, duyamam sevincin Lakin bilirim dirimi Baharların coşar Heves olur da yetemem Parelenir, sürüklenirim Duygular karışık koşar. Ekşimem kokmam Bir gıdım yaşam için Tuzundan tutarım senin Basra ile Eridu’da taşar Sodom ve Gomora da Diyet tutarsın tuzdan sütun Ölçüsü kaçmış Korsan arzulara Tuzunu eksik etmeden Sakarya’nı ayağa kaldırsam Fırat’ın, Dicle’n tasadan asi akar Dört bir yan hayran olurda Mucizeler yaratır Dilmun’a... Eden’e...İrem’e Firdevs bahçelerine bakar Rayihalar içinde Enlil Göz kor, Ninlil’e tutuşur İnanna’dan kaçsam İştar gelir üzerime Kybele meme uzatır Marduk’un gözlerine takılırım Dumuzi’den bolluk alsam Sonu gelir cennetin... Lakin, yapıyı kuran şimdiyi bulurum... Her gelişim, dönüşüm Toplumsal ittifaklarla Tufan koparır minnetin Hafızalar tazelenir travmadan Tuz buz edersin anı Meme tuttuğun ananda Art alanda Ansı mahfiller neşettir inanda ** Ey okur! Her nebzede, Anadolu’yu arama Bir seyirin, başka bir seyirinde Başlangıcın bir ılıman koşul Gelişmesi de var ama... ** İnsan, sürer iken demini Toplum olanıyla, halksalıyla Alışmalarda iken sürprizlerin *1 Kıyas tutuşturur çelişkilerin Bir duruma yatkınlaşırken daha Tamda gün tutarken Bir sürpriziyle cuk oturan. Kimi avcı grup Kimi çoban grup Kimi çiftçi grup Kimi de çapulcu Süreçle alınmış yol evrilirken Akıllar çelişkiden çelişkiye Olgunlaşarak uygarlaşarak devrilirken Tam bir gidiş oluşla Özü girişmeden ilişkileri sürürken Ortada yok topluma yürürken Baharı koklasam Düş çiçeklerim patlayacak Bir tomurcuk, bir tomurcuk daha Yemliha, Mekselmine hele Kıtmir Uyanacak uykusundan haçan Ne baharlar devrilmiş olacak Ben kucak açan Geştinna’nın yer altı gezmeleriydi Düşümün patlayan kısmı Gılgamış’tı yanına yakışanı Anlayamadınız Enkindum’la kavgayı Mitolojik takıldınız İyiyi kötüyü bilmişti ittifak En yüce değer erdemdi Erdemliydi İnanna fahişesi Dağ duvarlarına aks eden ruh neşesi Kutsallıktandı iniltiler Renk renk cümbüşle tapınağın çehresi Aidileşieken ittifakı behresi Bir türlü sevemediniz kutsal orospuyu Bilmediğinize saymayıp cehlinizi Bilebilseydiniz eğer, anlayabilseydiniz Görürdünüz günceye idi Vehbi’nin kerrakesi Sarah kısırdı veremezdi meyveyi Ne yerindi ne göğün evlat aiti Tapınağındı Sargon, Horus’lar şahidi Kutsal kadın idi naditum, entum*** Bakireydi İnanna, Aksi küfür Kutsal dağın ruhu İnanna’ya üfürür Düşümün patlamaları geçişiyordu Birindeyken daha, biri seçişiyordu Yer yürüyor gök sürüklüyordu *2 Göğün suret nefesiydi tapınak yerli Bir totem soy aitti oluşaydı çaba terli Okuyabilseydik eğer Tevrat yorumlar gibi yorumlasaydık İştar’lar; Dumuzi’ler nekadar biz Bizler de ne kadar sizlerdik meğer Olmazdık firari soyunuşlarda Toplumsal yola koyuluşlarda Bir varmış bir yokmuş Bundan sekizbin sene önce Yaşlı bir anne, yaşlı bir baba yokmuş Gel zaman git zaman Dağın ruhu ve ruhun üfürmesi varmış Kimi pek çok doğuranları bakire Tanrıya ait doğururmuş Kutsal nurdan Bu ilişkileniş toplumun habercisi Kimi hâlâ toteme doğurur tabirle Analar ana, babalar baba değilken Babalar kutsal, analar bakire olmuş Ana yerden hasıl, baba gökten Enkindum Baba yer dahlinde anne Anu’ysa gök İttifak ilişkileri cinler periler Yavaş yavaş eski totem adetler Yeni semboller üzerinden geriler ... Gökten üç elma düştü, Biri başımıza, biri aşımıza, biri yaşımıza Yinede çıkalım kerevetine Masal benim düş çiçeklerim Suyum, aşım, gıda içeceklerim Ben masalı çok severim. ..... Dünüme tükürdünüz, igigi’ler Yüzümüze tükürür gibi Sizdendi, kurban edilen Birinizindi etiyle kanıyla Balçık kılıpta, şekil verilirken kile Tiksinme iğrenme var ediyordunuz Aittenizde olanı Yememeyeydi tüm çile İğrençlikle tükürüyordunuz Siz olan kurbanın üzüntüsüyle Bir gün, üç gün, yedi gün taamsız Aç olmanın zafiyet süzüntüsüyle Yas tutuştandı oruç ittifakı selamet içindi huruç Düş çiçeklerim bir kez Eridu’da patladı Bir gün uyanırsınız ki gün dün değil Dışınızdaki yıkıntı ve zanlamalar İçteki sıkıntı ve anlamalar olur Kendilerindendi ejderlere devlere Verilirle tutulmalık Etnik çatışmalarından kurtulmalık İlişkilenme ve düşünmelerle Hâle yola girişte darma dağın Kandı candı, geçişen akraba bağın Verilmeliydi armağan canından Sevdiğinden harcayıp heyecanından Olacaktı ahitçe aitti İgigi’ler ağlarken, Anunnaki’ler şahitti. Boşuna mı istenmişti İsmail’in canı Değil miydi ekmek yenirken bedeni? Boşuna mı şaraptı içilirken İsa’nın kanı! Heyhat her edimi, zılgıtla isyan Olmuyordu olup biten akıllarda nisyan İnsandı, insanı kurban ederken Aitti eşini düşünmesi ile bungun Yerinize geçecekle emek ürünleri sungun Canınıza denk edilişiyle ongun Sosyal töresi soydan gelişle Toplum yöresi can, ter emek Eşit kılınmakla aittiniz demek İnsan kanı dökme yerine konuşla minneti Duyulmalıyd saygı zimmeti Kutsal muktedirliğine kefareti. Bir ön oluşlaydın ey insan İttifakı ata soy ile insan Totem çeşitliliği idi aiden Yeni ittifaklamalarla Zemin sel tutkalaydı zaman kaiden Bir adım atmana Eski alışmalarındı tartı Sembolik, totemik Ayinle kılınırken artı Kesikli sürekli Zaman geçişiyle yürümesi Kırılır yeni baharla Geçişlerin uykulu ayık sürümesi Bayram geçişleridir İnancın andaki ritüeli çürümesi Razıma geldin felek Olmuş bir kavun gibi Tevekten sürüldük Hevenk olduk büründük Kazanlar kaynadı yüründük Birin ağladı dün sen ağlarken bugün Yedi soy totemden her biri yedi gün Tufanlar koptu Akla soyun denirken eski urban Edilirken insanlar kurban Gök tutamadı suyunu Göz yaşlarından Tasasından unuttu yer Kurağından yutma huyunu Ea, İştar, İnanna, Enlil, Enki... Anu’ya kaçışırken en gücelere Yer sarardı gök karardı Mekânla ziftleşen Tanrılardı u heyecanı korkuyu Titreşerek çiftleşen Sarılışlarıylan birbirlerine Yok oluyordu yarattıkları Bin bir emkle heba oluş Zor geliyordu bu son yücelere Sözleştiler bir daha tufan etmemeyi Yer gök ehlinden olan cücelere Beş yerde beşi bir, beş şehir Ne tufandı yaşanan, ne öncesini tehir Devamca yağış katılışınca akan nehir Bu kabil yaşanılama birikişiyleydi mehir Bir çok sosyal aidiyeti değerler Solmuştu güzde Aynı ittifakı totemle soy oluş Hakkına razı gelirken cima Olmuştu mülkiyetçilikle şimdi, Hem de ilk dikkatinde Ele alışı yasaktan bir ima Sofra yiyecek ayrılığı Cinsel seçimli kayrılığı ittifakı totem düzenleşimiydi İlanen kardeş olunurdu İçerken karşı aitti kurbanın kanını Evlendiği klanın her bir canını İkinci yasağa konu kan içilimi ahitle zemlendi Bağ dikti, düzenleten zamanı Kan yerine şarap içişle demlendi Eski, kanla kardeşleşme rit şanını Var oluşla varlık Zıtlandı, birlendi, tekillendi Tatlı, tuzlu sularda Kişar ve Anşarla şekillendi Öncel bilinirli davranımla değil Mülkiyeti ilişki içinde Oluşlasın cani, rızkına kani Feveranıyla hırlı hırsızsın yani Sembolizmdeydin sen ki Yasak meyveyi yerken İyiye kötüye uyanışın belki Gök ilahı Anu’ylan oğulları El alışla evlattı Enlil, Enki Eski yok olup düzenleşir ilkeyle yeniydi Kurtarışa konu tufani boğulları Enki toplum sal dönüşümle tekleşecek Marduk’un babası Eski bağdı sosyolojileri kırışla Eski aideti alışmaların Her bir şaşmasını düzenleme, çabası ** Tufandan sonra Eridu Beş yerleşimden her biri Ur, Uruk, Lağaş, Nippur Yeni isim Ve yeni ittifakı yaşamla dipdiri Gökten (Asur’dan) gelen tatlı sular Dilmunda akardı, Eridu’da kasra Yerin (aşağının) tuzlu sularıyla Buluştuğu yerdeydi Eridu, Basra Tuhafsın Enki Fırat’ın sularını gözlerin süpürürken Tufanlar kabartacak taşmalarla Tiamat kucak açsada bir ittifaka Fazlaydı yerin ve göğün totemi Karışmalı, sarışan kucakla Gök ve yer yerleşimli idi, önemin Tiamat, tuzlu su kıyısında savaşır Çapayla, bağrını yırtarken sen, yerin Sosyolojiklik takılır senin erken dönemin. Toplum sal bağıntı olanaydı Bilmeden kucak açan girişen yürümen Etnik ata totemi, peşte sürümen Yetemedi, anlayamadı yerin ehli Yaban bulurdu gök, birin birine Totem aidiyeti Tek gerçek bilip aitti oluşlarına Tutku kılmalarıydı cehli İnsan soyuna düşecekti gök, titanla *3 Karışacaktı yerde; Neşet edişti Nefilim soy, hitamla. İttifaklar donuklaşırken Enki’nin gök gözlerinde Okunuyordu Tiamat’la, sözlerinde İlişkisel değer katıyordular yaşama İtifak düzenlerini Sembolize edebilmek İnisiye oluşla Rehabiliter Şimdiye kerameti bir aşama Bir yüzü gökten Bir yüzü yerden İki kol sararken iki kolla açık İzimud Yerdendi tırmıktan pençe Gökten kanattı Çapadan gaga İki başlı kartala Şimdiki totem ata İlk olan aidiyete felektendi buyurma Şimdi, girişimle gerektendi, duyurma Koca Sümer yapıyı kurdu: Ur’du Uruk’tu, Lağaştı, Eridu, Nippur Şehirler ittifakıyla toplumlar devlet durdu. Sözleşmeyle, oldular deniz Olup bitenle renk renk her bir beniz Yeniye, her aitti totem katkısı Damla damla düşüp dalgalandıkça Farklı faz kırılması ile kavranıyordu Damlalar deniz gibi davranıyordu Arandıkta durumu icaptan Yoksa yerde karşılığı Yaratılacaktı Toplumla toplumlar arası İnsan-insan insan-toplum darası ittifakla Buyuracaktı hakim sesle Tek kutsal Tanrı Örece nesnel gerçek Görece sanrı Suda yıkanıp, ateşte pişen Kanı akıtılıp ya da boğazlanıp şişen ins. İç ve dış yamyamlık dönemine Oluşla eşleşir şeçenek cins Her oluşum eşleşiğiyle anlama bürünü Tanrı’nındı her şeyin ilki olan, ürünü Evlat, hayvan, bitki oluşuyla, turfanda İlk oğul İshak (İsmail) ile İlk ürün olma hakkının kurbanı Kabil, öldürünce Habil’i Öldürüleceğini Rab’bine diyordu Öldürülmemesi için Tanrının Köle aitlik işaretini anlına yiyordu İnsan sunu ritüeliyle olurdu şanda Toplumsal belleğini silimdi tufanda Bu icap İlk yürüme gibi, ilk büyük kırılma Toplumlar gelişmesinin Girişme ittifakıydı Uruffan’da / Uruffak’ta Antlaşır olan her bir girişmesi Unutamayacağıyla unutmanın bilişmesi Bayram olur, kötü gün olur her saplantısı Toplumlar arası anlaşma ittifaklaşması Emeğin ürünüyle kutsalı ve kurbanı Totem mesleğinden inek, koyun, deve Fasulye, buğday; konduğunda her eve Çoban ve çitçi geçimle sunuyordu ürünü Kendi yerine sunağı olan yemezi türünü Diyet karşılığı, saygılanma idi totem Toplumların da anılacak namıydı totem Ongunlaydı, toplumun da adı Öküz toplumu, it toplumu diye kapınmak Can kurtaran bitki, hayvana tapınmak Yeni aidiyetti ittifakın Bilinç silimidir eskinin unutması Günlük hayatla girişir yer tutması Yeni anltla totemini öv durma! Unutulan bağıntıdan Halası idi, insanların hurma Kendisi ins, karşısı cins donunda Domuz topluluğu, domuz görünme tonunda Ataların ilişki biçiminden gelirdi Bu anlatım ve kavranışlar sonunda Sunusu ileydi görünen soy sopluluğu Farklı güç ve görünüşle insandı Kendi yerine eşiti, kurbana konu Bitki ve hayvandı görünüş donu Kurbağa prensti, ejderhaydı ili Bileceği elbet, bunların dili! Kendilerini geleceğe Anlatırken bileceğe Allamadılar pullamadılar sözü Üst üste Arapsaçı etmediler özü Hep bir ilişki ve düzenlenişin Akabi olacaktı halkla tüzenleniş Kiminle evleneceği Mirastı konu girişmelerine Belli olacakken soyu sopu Eşiğine adım attırıyordu Sembol kılarken bunu, İnanna orospu 1.Bölümün Sonu Dünüme tükürdünüz İğğiler: Bir anlatımda ittifakın insanı İggi’lerin canı ve kanı ile yoğrularak yaratılmıştı. İttifakı insan kendi canı kanı olan insan totemdeşini yemeyecekti. Bu yüzden söz verirken yere tükürmüş, bu antla totem eşini yemenin iğrençliğini belirtmiştiler. Enki: Sami ilahı Ea’nın Sümer asıllı olan su ve toprak ilahıdır. İnsanlara sanatı bilimi öğreten, insan Ziusudra’ya seslenerek tufanda insanları kurtaran ittifakı yaratıcı ilahtır. İlk sümer ittifakı içindeki Anu, Enlil, Ki (ninhursah) ve Enki, 4 ayrı totem kültü temsil eden çatı totemden biri gibidir. Kutsal Me’lerin (mesleklerin) koruyucusudur. Enki ve Ninhursah girişme bağıntısı, başlardaki erken dönemden taşınan ortaklaşa yaşam (cennet) kültünü, ittifak içinde giriştirebilmenin uzlaşmaları olucu kaoslu süreçtirler. Enki ve Ninmah dönemi ilk ittifakın içine taşınan erken dönemin cennet algılı yaşamıyla ittifakın etnik kültür aitli ayrılıkçı ve çatışmacı yaşamını; ittifakın kültür insanını yaratmakla çalkantılı ortamı reğüle eden süreçler girişimini başlatan süreçlinimlerdir. Enki ve İnanna girişme bağıntısı, karşı totem gruplar evliliği ile melez doğum olan kültür insanını konu edinen, ona meme vererek, ona süt emzirerek; ittifakın ahti (ant içimli) uyruğu kılmaların yeniden ve yeniden kurumlaşmaları sürecidir. Enki ve İnanna girişmeli kült; tufandan sonra yani eski hafızaların unutturulup, silindiği törenlerden sonra yeni düzenleşim kararları alınan ant sal ittifaktan sonra, eski yönetim merkezi ve Enki şehri olan Eridu’dan, yönetimi alıp; yönetim merkezini İnanna şehri olan Uruk’a taşıma. Merkezi yönetimi ortaya koyan site bileşimli devletler süreçlerini düzenleme bağıntısıdır. *1 Alışmalarla sürprizlerin: Alışmaların güven veren rahatlığı sürüp giderken, bu rahatlığın şaşması. Yani değişen ilişkiler, bilineni, kolaylıkla yapılan alışmaların farklı olanına zorlayan, yeni bir karar aldırıp, yeni alışkanlığı dayatmasıdır (süriprizidir.) . *2 Yer yürüyor gök sürüklüyordu: Yaşam zorunlu ilişkileniyordu, girişmelerle.yukarı aşağı toplulukları girişerek yeni aidiyet ideolojisi geliştiriyorlardı. *3 Titan (Yunan’da) , Nefilim (İsrai’lde) : Yerin kızları ile göğün (yukarı memleket Akad-Babil) erkeklerinin evlenmesi sonucu oluşan, yeni soy oluşların, girişme sonucu, döl jenarasyonları. Yani farklı iki atasoy totem aidiyetin, toplumsal zorunluluklarla girişen ittifaklarını söz konusu eden, farklı kültürlere ait, benzer anlatımlarıdır. Mezopotamya’nın doğusundaki yerleşiklerin, M.Ö 2000’e doğru o günkü totem soyların, çevreyi algılama ve çevre ile ilişkilenmelerini yansıtmaları esastı. Bu tür ilişkilenmelerin sosyal ve nesnel şartları; bugünlerde olmadığından, bizde olay ve olgulara, bu günkü mantalite ve ahlak anlayışları ilişkilenme biçimleri bağlamından bakmaktayız. Bu nedenle anlayamadığımız ilişkilerin bizlere mitolojik gibi gelen anlatımları. Toprak ve çamurdan yaratılan aşağı yerli Sümerler’le, ateşin temiz kılıcılığı, vaftizi üzerine, ateşten yaratılışı anlatan, ateşten yaratılan, ışık totem soylu, sayılan gök yerli yukarı kültlerin; kendilerine göre aşağı cihette olan etnik kültürlerle; kız alıp kız verme evlilikleri. ***Naditum, entum, Nubar’lar kutsal statülü tapınak kadınları olup, kocasına çocuk vermeyen bakireler! Bakınız Hamurabi yasaları madde 137 138 139 140... 144 145.. Kutsal dağ (tapınak) ruhundan gebe kalır manastır kadınlarıydılar. 137 -Eger bir adam, ona çocuk doguran bir sugitum’u veya ona çocuk temin eden bir naditum’u boşamaya karar verirse, o kadına çeyizi geri verilecek ve tarlanın, bahçenin, mal ve mülkün yarısı ona verilecek, evlatlarini büyütecektir. Çocuklarını büyüttükten sonra, çocuklarına verilen maldan varısıymis gibi, bir hisse kendisine verilip, gönlünün istediği bir kocaya varacaktır. 144 -Eger bir adam bir naditum ile evlenirse ve o naditum kocasına bir kadın köle verirse ve o kölenin doğurmasına sebep olursa bu adam bir sugitum ile evlenmege karar verirse o adama müsaade etmiyeceklerdir, sugitum’u alamıyacaktır. 145 -Eğer bir adam bir naditum ile evlenirse ve ona çocuk temin etmezse ve sugitum ile evlenmeyi kafasına korsa, o adam sugitum’u alacaktır. Onu evine sokacaktır o sugitum, naditum ile yarısmayacaktır. (burdan İbrahim’in kısır karısı Sara ve köle Hacer bağıntısını bulabilirsiniz) 05.05.2009 Bayram Kaya |