Tarçın Kokulu Salepli Sabahlardageç kalmış bir ilkokullu çocuk gibi nefes nefese ve yanaklarım kıpkırmızı sanki ciğerlerim kopacakmışçasına sanki iki adım az atarsam dünya duracakmışçasına koştum sana doğru tarçın kokulu salepli sabahlarda aşkın yıldızlı gecelerini yüreğin ateşini ve küllerini görmüyor ve bilmiyordum o zamanlarda bir elimde birşey mutlaka olurdu veya cebimde bir sakız bulunurdu biliyordum en basit şeylere bile ihtiyacın olurdu sanki yolda bulmuşum gibi verirdim şaka yollu bana yazmanı istediğim mektubun pulunu unuttum ben kendimi bu doğru tarçın kokulu salepli sabahlarda sevginin alınmayınca tükendiğini ben olmayınca senin gideceğini görmüyor ve bilmiyordum o zamanlarda kış masallarının sonu genelde mutlu olurdu nasıl olsa ayak izlerinden bulurdum yolu ondan olsa gerek kar hep yağacak sandım dönüşümde sıcacık bardağı avuçlarıma alırdım o tarifsiz kokuyu doya doya soluklanırdım tarçın kokulu salepli sabahlarda olanın eskimekten öte yok olup eksildiğini tadların kokuların değiştiğini görmüyor ve bilmiyordum o zamanlarda aşk şiirlerimi yalı pencerelerine gizlediğimde yalıların yandığını görmemiştim kupkuru yüreğime su diye seni verdiğimde dalgaların denizfenerlerini bile yıktığını bilmiyordum aklımdan geçenleri yazarken şimdi farkediyorum bir dalgakırana oturmuşum ve arkamda bir yalı enkazı vakitlerden tarçın kokulu salep gibi bir boğaz sabahı |
tebrikler emeğinize yüreğinize sağlık güzel şiirdi