Anlatırken UtanıyorumÖyle istemiştim ki, Sevdalanmanı. Vatan, doğa, Tanrı, Ya da bir güzel, Hiç farketmez, Kara değil, Gri sevdalanmanı. Ayıklanamıyor, Temizle kirli. Yağmura sevinmek Ya da yağan zehire Üzülmek. Ezilip kaldık, Toprakla su arasında. Utanıyorum. Sana öğrettiğim Masumiyet Tarih olmuş Ben sınıfta kaldım. Dilim varmıyor, Sen yine de Dürüst ol demeye. Eli boğazımda Vicdanımın, Sıkıyor acımıyor, Ben sana acıyorum. Kurtlar sofrası Yaşadığın dünya. Güçlüler, Güçsüzleri yutar. Hiç ummazsın, En yakının Üzerine atlar. Bunu anladığında İş işten geçer. Sana bunları Anlatmaya utanıyorum. Hayat dolusun. Hazırlandığın yarınlar, Seni bekliyor, Bekliyor ama Benim sana anlattığım Yarınlar masum değil. Yaprakları döken Rüzgarlara dikkat et. Duvara ver sırtını. Nasihat değil, Gerçeği anlatıyorum. Beğenmesen de Mirasımız bu, Yeter yavrum Anlattırma, Anlatırken utanıyorum. Şiirlerdeki kaldırımlar, Yüksek ökçeler, Gönül kavuran, Manzaralar. Peşmurde romantizm, Beyinlere işleyen Uyku sihirbazları. Tutunamazsın, Düşersin, Kırbaçlar beynini Akılsız fırtınalar, Acımasız eser. Güven bana çocuğum, Karamsarlık değil Benimkisi, Yüreğin sevgi dolu, Tertemizsin. Keşke öyle de olmasa, Hayatın gerçeği. Böyle öğretmedim Ben sana. Boğazım düğümleniyor Konuşamıyorum. İnan bana yavrum, Seni kandırmak değildi, Niyetim. Önceki söylediklerim, Miras olsun istedim. Ama olmadı, Beceremedim, Beceremedik, Öyle zor ki, Kabullenmek. Niye böyle İnsanlar, Kendime de Anlatamıyorum, Utanıyorum... Süheyl Türkoğlu |