Kulaklarım Ağustos böceği gibi durmadan ötüyor
55 yıldır kahrımı çeken zavallı bacaklarım
Artık beni taşımaz oldu Gözlerim Gözlüklerle bile zor görür oldu Kulaklarım ağustos böceği gibi durmadan ötüyor Kafamın orasında burasında kalan Saçlarım değirmenci Ali Osman`ın çırağının saçı gibi bem beyaz oldu Zaten defolu duran suratım Patlamış balon gibi buruştu Parmaklarım alışkanlıkla verilen görevi yerine getirme gayreti içinde Ama kapanırsa açılmıyor Açılırsa da kapanmıyor Dilim bazen kendi adımı bile söylerken dolaşıyor Akşam yatmayı sabahsa kalkmayı istemiyor Uyursam ömür bitecek Uyanırsam da bu yükü taşıyamayacak Gerçeklerden uzaklaşmak Hep kolay yolu seçmek istiyor beynim Dertleri unutmak Kendini hayallerle avutmak istiyor Bir çeşmeden avuçlarımla su içmek Teze pişmiş yufka ekmeğin arasına halis tere yağını çökelikle karıştırıp yemek Buz gibi akan bir derde çimmek Lüks geliyor Komşunun bostanından hıyar aşırmak Arkadaşıma küsmek Bazen mahsustan okulu kırmak için yolu şaşırmak Eskiden rutin işlerken şimdi Rüzgardan nem kapar oldum Elmayı soymadan Fındığı saymadan yiyemiyorum Ben de biliyorum yolun sonuna doğru yaklaşmakta olduğumu Kimsenin söylemesine lüzum Ama kaç yaşında olursanız olun yaşamak güzel Belki aklınız bırakmayı ,her şeyi olduğu gibi kabullenmeyi Mantıklı buluyor Ama gönül asla kabullenmiyor İşet eyle Herkese hükmeder belki insan ama gönlüne asla Ekrem MADENLİ 14/09/2010 |
bazen ufacıkbir harf eksikliğinden bile derin manalar çıkabiliyor
"derede" yazmak istediğinizi biliyorum
ama bırakın böyle kalsın -bence-
hangi şair derde çimmez ki...
saygılarla...