YAPRAK DÖKÜMÜNDEYİM
Hüzün yine dalga dalga yayılıyor evimin her köşesine,
Salon ıssız, mutfak ıssız, yatak odası ıssız... Oğlumun odasına geldim .. açtım radyoyu, Radyoda bile Hüzzam Makamı çalıyor... Biliyorum bir ben değilim yalnız, Bir ben değilim kimsesiz, Günüm yalnız, gecem yalnız... Balkona çıktım hava gri bulutlarla kaplı, Birazdan yağmur yağacak ....sağanak sağanak, Özlemişim yağmuru, özlemişim havaların soğumasını... Özlemişim Sonbaharı.. Hazan mevsimini... Sararan yapraklar gibi benimde sarardı ömrüm, Sonbaharımdayım biliyorum, hüzzam faslındayım Hazan mevsimi gibi benimde ömrüm, Yaprak dökümündeyim... Ekim esiyor son baharın son saatlerine doğru.. Hüzzam bir şarkının bıraktığı derin izler göz çukurlarında haps eder kekremsi bir tat gelir... Kırgınlaşan yüz hatları sararmış bir yaprak misali ömrün yazgısından bir kış yaz daha götürür... Sigaradan çekilen derin bir nefes arkası boğazına kaçan hıçkırıklar anımsatır arkanda bıraktığın iki ayaklı düş katillerini. neye yarar ki... Ömür denilen yazgının içinde kaç kuruşluk can var ki ? Aylin Akgün |
Mükemmel bir sunum.
Tebrikler, saygı öncelikli sevgiler.