* Yedi Tepeli İstanbul *
Yalanlarla boyadın koca dünyayı
Özgürlük koydun adına, trajik bir roman Biraz daha yaklaşıyorsun, Eylül’ü şafağından öpüyorsun Çamlıca’dan yükselen bir gece feneri gövden Gülerek bakıyorsun uzaklara, kirpiklerine rüzgâr düşüyor Aşk, bir bakışla durdurur zamanı Öylesine karışık bir meze ki sarhoş eder insanı İstanbul’u dinliyor, küçücük çocuksu ellerin Eğilip baktın mı hiç, beni sana tuttular Birikmiş yılların kokusu var çivilenen sesimde Ben hiç ağırlık olmadım ki sana Adalara bakarak geçerdim, kıyılar hep benimdi. Yalanım yok, Ben senden öğrendim yedi tepeli İstanbul’u Her anısı ayrı bir sevda Sen konuştukça, düşümde görüyorum seni Birden Beyoğlu’nda kaybolup gidiyorsun Bir vapur kalkıyor Emirgan’dan, Üsküdar’a Birazdan martılar havalanır çığlık... çığlığa Bir efkar basıyor ne kadar istemesen de (Öyleyse dostlar bırakın bu iki yüzlülükleri) O kadar çok şey var ki bu güzel dünyada Dinlerken Münir Nurettin’i, Zeki Müren’i Bütün mevsimler bütünleşiyor içimde Umutla arayışların giderek tükendiği, O köhne limanda. Nuri Dağdelen Özdere-İzmir 3.8,2010 Saat.0.2.15 |