Sevgili Murat Hocam Merhaba;

Mesaj bölümünden mesaj gönderemediğim için bu pencereyi kullanmak zorunda kaldığım için beni hoş görün.

Edebiyat Öğretmeni olduğunuzu bildiğim için yazmış olduğum "Hasan Boğuldu" başlıklı manzum hikayeyi eleştiri ve değerlendirmenize sunmak ihtiyacı duydum.

Malûmunuz, Hasan Boğuldu Kazdağı'na özgülenen dramatik bir aşk / halk hikayesi olup bu hikayeyi Sabahattin Ali güzel bir şekilde bizlere aktarmıştır. Mehmet Kaplan merhum bu hikayeyi Hikaye Tahlilleri kitabında tahlil etmiştir.

Bu yaz yöre halkından da bu öyküyü dinleyerek buradan hareketle manzum bir hikayesini yazmak istedim.

İlginizi esirgemezseniz sevinirim.
Hasan Boğuldu

Edremit Ovası dağlar eteği
Sebzenin meyvenin cennet biteği

Bin yedi yüz metre denize nazır
Kazdağda şah kartal uçuşa hazır

Kazdağın rüzgarı gayet sert olur
Efesi zeybeği zaten mert olur

Binbir çiçek açar bağrını süsler
Kurdu kuşu gizler ormanda besler

Çağıl çağıl sular yarlardan akar
Sarıkız yayladan ovaya bakar

Katı eder dağlar insanı katı
Rüzgâra aşina yolların çatı

Yörükler Türkmenler Rumlar derilir
Edremitte pazar erken kurulur

Zeytinli Köyüdür Hasanın köyü
Zeytinden geçimi asırlar boyu

Bahçıvandı Hasan işe giderdi
Mecbur kalır ise yün de diderdi

Rüzgarın Kızıdır tıpkı Emine
Yaylada yaşayan konmaz zemine

Hasan Emineyi pazarda gördü
Usul boylu kıza gönlünü verdi

Emine bal taşır Hasan da bostan
Böyle başlar bu aşk dillere destan

Az konuşur çokça bakışırlardı
Yola düzülünce yakışırlardı

Hasan ovalıydı Emine dağlı
Gençler birbirine gönülden bağlı

Hasan dedi: Yeter bu böyle gitmez
Her hafta bu hasret çekmekle bitmez

Büyüklere gidip divan duralım
Bir çare bulsunlar yuva kuralım

Emine dedi ki: Kıyamam sana
Kulak ver de dinle şimdi sen bana

Halı kilim bizde ince nakıştır
Obamızın yolu çetin yokuştur

Ben ovayı bilmem sende obayı
Koyun güdemezsin giyip abayı

Burada çektiğimiz hasretlik olsun
Gel Hasan sevdamız mahşere kalsın

Israr eder Hasan sensiz duramam
İçinde sen yoksan hayal kuramam

Bilirim yaylada rüya görülmez
Yiğidin sözünde riya görülmez

Eminem ben sensiz nasıl ederim
Çıkar Kazdağına koyun güderim

Ben verdiğim sözü namus bilirim
Nerde pes edersem orda ölürüm

Emine aşkına bir yazma verir
Vakit geç olmuştur yoluna yürür

Anaya ataya durum sorulur
Hasan sınanacak karar verilir

Hasanın sınavı tuzdan olacak
Tuz gelmezse şayet kızdan olacak

Kırk okka has tuzla çıkabilirse
Sağ sağlim obaya yıkabilirse

Obada töreye karşı gelinmez
Nedir tuzdan murat o gün bilinmez

Emine gelince kavil yerine
Bildirir bu şartı gönül erine

Yüklenir sırtına kırk okka tuzu
Ancak böyle alır sevdiği kızı

Tatlı hülyalarla uzun yol yürür
Hasan terledikçe yükü de erir

Tuz acısı olur yarayı basan
Sığınır Rabbine ovalı Hasan

Gittikçe tükenir dizinde derman
Durmak yok bu yolda böyledir ferman

Yansa sırtı tuzdan dağdan inemez
Hasan bu utançla köye dönemez

Biraz nefeslense kendine gelir
Emine kız buna hep engel olur

Çünkü bu sınavdır hile katılmaz
Tuz torbası asla yere atılmaz

Ne yapsa olmuyor artık edemez
Anlaşıldı Hasan yola gidemez

Başını taşlara vururken dere
Gök Büvette yükü bırakır yere

Emine torbayı atar sırtına
Uymamıştır Hasan töre şartına

Emine öfkeyle epey yol alır
Hasan oracıkta yığılır kalır

Varır obasına yalnız başına
İndirir yükünü çeşme taşına

Bir ses yankılanır: Eminem gitme
Köpüklü suları zindanım etme

On yedi metreden çağlayan suya
Atlar Hasan birden rivayet bu ya

Bu sesi duyunca çöker Emine
Kanlı gözyaşları döker Emine

Emine ah çeker içten derinden
Kahreder feleğe geçer serinden

Dinlemez anayı hem de babayı
Geride bırakır gider obayı

Hasansız Emine çılgındır artık
Dünyada umutsuz yılgındır artık

Yazmasını görür çınar dalında
İner suya alır koklar kolunda

Anlaşılır Hasan suya gitmiştir
Emine kız için ömür bitmiştir

Çınar dallarından birine basar
Armağan yazmayla kendini asar

Çınarı görenin yüreği yanar
Emine Çınarı olur o çınar

Kekik kokusudur Emine gayrı
Ak köpüklü sudan düşse de ayrı

İki can bir tohum burada soğuldu
Gök Büvete denir Hasan Boğuldu

Ovada yaylada olay duyulur
Dilden dile destan böyle yayılır

Kazdağ âşıkları kalbinde saklar
Bu ölümsüz sevda mahşeri bekler

Kazdağa gidenler hep huzur bulur
Hasanla Emine çok mutlu olur

Turhan Şahin