yeni vizyona girmiş bir sinema filminin afişi altında resim çekildik
cansız mankenler koşuyordu
sanki yalın bir korkaklık vardı farkettim isimler siliniyordu buğulu camlardan ve ben saçlarımı taradım bunlara rağmen Adalar’a dalgıçlar yüzüyordu o sabah kuşlar çığlık çığlığa ispinoz ardıç kuyruksallayanlar ötleğenler kırlangıçlar hepsi mağdur bendim asıl film afişleri altında provoke Lakırtıcılar bozdu havayı aniden geldiler yağmurla ünlü Beykoz’dan Hazarfenler ulak gönderdiler "tanıyor musun?" "Langırtçılar mı?"dedim anlamadım "yok yok Lakırtıcılar yeni yetme külhanlar" "hiç raslamadım ve duymadım"dedim "arbede yaşadık dün akşam sokaktan geçerken yumurta fırlattılar" dedi Hazarfenler’den birisi "yumurta mı?"şaşırdım "bu nasıl iş be?" "Harun bunlar talebe üniversite öğrencisi" "deme ya!sahi mi? haraç mı kesiyorlarmış? "evet" "vay be nerde?" "tam Hazarfenlerin konuşlandığı çay bahçesinde" "durun bakiyim,dedim kokusu gelir sonra öğrendim lağv edilmiş bir grupmuş 1990’lardan yani aynı adla Beyazıt’ta dolaşmış ün yapmışlar bir ara kalktık gittik Fahrettin’le mekana Bedirhan Gökçe çalıyordu şiir kasedi oldukça otantik döşenmiş duvarlarında Cahit Sıtkı Tarancı Nazım Hikmet Orhan Veli’den şiirler vardı şaşırdık Monet’ten bir tablo tabi orjinal değil acaba orjinal miydi? sonra eski kılıçlar nargile vardı Fahrettin yaktı bir tane kahvelerimiz geldi Reis yoktu hala zihnimde cansız mankenler koşuyordu Galata Köprüsü’nde saçlarımın döküldüğünü farkettim yeniden orda aynada iri yarı bir genç girdi odaya yanında ondan dahada iri biri "hoşgeldin" "hoşbulduk" oturduk on dakika hiç konuşmadan bir şey ben elime bakıp durdum Fahrettin falıma baktı "fala inanma, falsızda kalma"derler "inanır mısınız?" ses çok nazikti gülümsedim "adım Harun" "Remzi "dedi öteki "bana Lök Remzi derler" "kuzum Lakırtılar siz misiniz? "Hazarfenler rahatsız olmuş sizden bir uzlaşı rica ettiler bizden Fahrettin arkadaşım hatırı sayılır Hazarfenler’e postası vardır kış aylarından" bunu duyunca Lök Remzi’nin yüzüne kan hücum etti kalktı ve yanındakinide sürükledi balkonda kulağına bir şeyler söyledi biz duymadık Fahri bana bakıyo,ben O’na sonra çıktı gitti çakma reis biz de kahvelerimizi bitirdik Fahri’yle müzeye uğradık dönüş yolunda dalgıçlar oradaydı oradan çıkınca yeni vizyona girmiş bir sinema filminin afişinin tam önünde yoldan geçen tanımadığımız bir vatandaşı çevirerek resimler çekildik resimleri eğer izinde olursa Zülfü’nün çayevinde bir güzel çerçeveletip boş duvarlarda sergilemeye karar verdik kendi kendimize gülerekten Karşı’ya yani Anadolu Yakası’na geçtik belki bir başka sefer Lakırtıcılar’la lakırtı etmeye ve langırt oynamak için hatta anlaştık kankamla Faruk tabak |
eğer izinde olursa
Zülfü’nün çayevinde
bir güzel çerçeveletip
boş duvarlarda
sergilemeye karar verdik
kendi kendimize gülerekten
Karşı’ya
yani Anadolu Yakası’na
geçtik
belki bir başka sefer
Lakırtıcılar’la
lakırtı etmeye
ve langırt oynamak için hatta
anlaştık
kankamla
Yüreğine sağlık dost şair.Kutladım selamla