CAMBAZŞiirin hikayesini görmek için tıklayın Artık yaşamak bir tel cambazı gibi olmayı gerektiriyor.
Öylesine yorgunum ki, son gösterisine çıkan bir tel cambazı gibiyim. Üstelik tüm sevdiklerim ve beni sevdiklerini söyleyenlerin durmaksızın salladıkları telin üstünde tutunmaya çalışıyorum yaşama. Umarım son şiirim olmaz bu son gösterideki.
Ağlıyordu Cambaz
Yüreği gibi titreyen bir tel üstünde Alkışları duymuyordu İçinde çığlıklar susmuyordu Yalnızlığın uğultusu kulaklarında Yürüyordu. Ağlıyordu Cambaz Tam ortasındaydı tel’in Yüzlerce göz’ün odak noktasında Yüzlerce yüreğin ritmindeydi Denge çubuğunun ortasındaydı Avuçlarında bir yangın Yürüyordu. Yürüyordu Cambaz Sessizliğin ortasında yürüyordu Nabız atışlarının eşiğinde Göremediği bakışların tedirginliğinde Tutulan solukların üzerinde Yürüyordu. Yürüyordu Cambaz Ağır ağır bir sona doğru Dudaklarında bir acı tebessüm İçinde keskin bir sızı Bir son’un ardındaki sonsuzluğa Yürüyordu. Ağlamıyordu Cambaz Yürümüyordu Cambaz Kesilmişti nabız atışları Susmuştu alkışlar Hala bir acı tebessüm vardı Takılıp kalan dudaklarında Ve anlamsız bir bakış İnsanların bakışlarında Yürümüyordu Cambaz Ağlamıyordu Cambaz Tanrı ağlıyordu. 01.09 2010 k. kumla |