ARSIZ RUHUMUZRuhu sefil insanlardık Zenginlik üstümüzden düştü. Bir yamalı hırka, Sarı- kızıl kuru yapraklı, ruhu sıcak bir sonbahar sabahında, bir bardak sıcak çaydı bizi mutlu edecek tek şey Onu da bulamadık Ruhumuz artık aksak,ortada kaldık. Oysa papatyalar kadar beyazdı umutlarımız Azıcık aş yeterdi kaygısız olması için başımızın Olmazsa olmaz, odamızda duvarda asılı Kuran’ımız yeşil olması makbul altın sırma işli kadife kılıfının Güneş gibi aydınlatırdı Kışın bazen ısınan fakir odamızı Biraz buğulu yer yer ıslak penceremizde bir kuru bilge ağacın dalları kimseye gösteremediğimiz utancımıza,korkumuza,gözyaşımıza her anımıza tanık aileden biri... Hayat gibi çok renkliydi ya Divan örtüleri en çiçeklisinden Nereden arttığı unutulmuş kumaşlardan soğuk duvarlara düşman samimi yastıklar Şimdi hayatımız kadar renksiz mobilyalar birbiriyle de uyumlu yastıklar hem öyle artık kumaşlardan da değil hani. Ne bilirdik,kimse de anlatmamıştı O artık kumaşlarmış mutsuzluğun şifası Biz iyi edelim derken hasta etmişiz nefs peşinde koşan arsız ruhumuzu. |