**** Ve Vuruyorum Kendimi Mavi Işıklı Yollarına..****Gönlümün ince gülü, anlamak ve anlaşılabilmektir derdim hayatta.. benim cam kırıklarım var… benim “can” kırıklarım da var, ben yaralı bir kırlangıcım, vurulan şiirlerine düşüp canlanan... bir serçe misâli hür kendi sesimin yankısı dokunurken kulaklarıma, eski saatlerime “yaş “ oldum mırıldanmalarımda Sen gittin... Sende kaldı gözlerim...üzerinde...gözlerinde..gülüşünde... bana bakan sıcacık ruhunda.. Sensizlik vurmuş gölgem üstüne bu beden huzur bulur mu ha,bulur mu..? yoksun… boynum bükük hayatın rüzgârının iğreti bir tebessümü kondu dudaklarıma bir tuhaf Sensizlik çöktü yüreciğime olduğum yere kıvrılıp, belli,belirsiz bir “of”lama çıktı ağzımdan… sesler dizildi boğazıma tıpkı düşlerim gibi bir titrek loş ışık titremesindeyim… ruhumun aynası rutubetli, bak, sarı odalarda puslandı şimdi hazan mevsiminde katran karası geceler ruhumda dört duvar… gölgelere, gölgelere serilirken yorgunluklarım hüzünlü ve ağlamaklı, özlem kavruğu dudaklarımdan dökülen en sarı, en sıcak sevgilerimi, sessiz çığlıklarımı dile getirecek dağlara ihtiyacım var ama yoksun.. dışarıya gece çökmüş yüreğimin kırılgan yanlarından yansıyan ışık huzmeleri anlatsın Sana beni… … Ay…ay…dolunay… ışıl ışıl kendini yaktığı gibi beni de yakan Ay… sanki kıpırtılar başladı yüreğimde ay ışığının olduğu bu gecede kafamdaki şebekeyi açıp, bir ışık şelâlesinin altında duruyorum öyle dolduruyorum ki içimi senlerle, ne yana kapımı açsam hep Sen çıkıyorsun karşıma gülümsüyorum… her şeye rağmen gülümsüyorum sabah melteminin yellerinde,tatlı nağmesiyle hışırdayan iğde ağacının kokularında çekiyorum Seni içime… ve vuruyorum kendimi mavi ışıklı yollarına belki kavuşurum Sana diye… Süleyman Altunbaş |
selamlar var olunuz kutlarım..........