KADİM BİR YALNIZLIK
yıkık virane gözyaşları var bugün nedensiz
ve bilinmezliğin kın’ından sevda kılıcı çıkıyor yakıyor,yaralıyor eski yaraları, incitmeden,sessizce kavuruyor aynı güneş aynı seferi yalnızlık; nereye ait olduğumu bilmeden çıkmışım yollara kaldırım taşlarına kardeş düşüyor dizelerim ben yazdıkça düşüyor aynı yalnızlığım yollara yazmasam diyorum ha! hani vaat edilen harikalar diyarı bize uğrayacaktı aynı diyar mı aynı sevda da bulacaktı bizi aynı köhne,barakasız biçare sevda güvercini bizi mi yuva edinecekti, ne kadim bir yalnızlık mış; sen gitsen de o arkanda terk etmeyen tek eş inmiş... suya hasret toprak ağlıyor ey sevgili ! kızıllığında güneş susuyor sen sustukça gelmen ki yüreğimin raylarında! vagonlar volta atıyor kendi yalnızlığında gelsen bitecek bunca yazı! geldin kırık rayların ardından ne kadim bir yalnızlık mış, sen gelsen de, gözlerim gözlerine hapsoluyor kendi yalnızlığında ENGİN KAYGISIZ |
ve bilinmezliğin kın’ından sevda kılıcı çıkıyor
yakıyor,yaralıyor eski yaraları,
incitmeden,sessizce kavuruyor aynı güneş
aynı seferi yalnızlık;
ne kadim bir yalnızlık mış,
sen gelsen de,
gözlerim gözlerine hapsoluyor kendi yalnızlığında
Yalnızlığın derin acısıyla sabır tüketerek beklerken, umuda sarılışın, ıssız ve derin bir boşlukta yok olşunu izlemenin içselliğini paylaşmak duyguluydu. Teşekkürlerim, selam ve saygılarımla.