BİZ'i Haketmeyen Sevdabiz’i haketmeyen bir sevdaya dayanılmaz bir ses ekleyip gecenin ırzına geçen düş/lerimin ışıksız evlerin kapı aralığından sızan kavga sesleri gibi bağırıyor içim zevk düş/künü çığlıklarım fazla söze gerek yok diyor bu kaçıncı virgül sevdaya dair suları çekilmiş yanıtların soruları cennetten kovulmuş tarif edilmez bir cehennemde vicdanınla başbaşa kal istedim yolu biliyorum sevgilim..... |
ünlemlerim birikmişken bu kadar
iki nokta kardeşliği tükenmişken yürekte
allı pullu bir gidiş süsledim kendime
......................................noktalama işaretleriyle yol alıyordu aşk.........................................
bazen bir virgül suskunluğu es verirken aşk'ın cümlesine...
bazen, öfke haykırışları birikiyordu ünlemini arayan nidalara..
üst üste iki noktanın yüreğin evreninde kapladığı yerlerin alanı "sıfırnoktakare" yer işgal etmeye başladığında cümlenin sonuna bir türlü konulamıyordu nokta... yapayalnızlığın öteki adıydı sanki nokta.. bitmemiş bitişlerin son işareti olamazdı, söylenmeyen onca söz varken..
.......
ışıksız evlerin kapı aralığından sızan
kavga sesleri gibi bağırıyor içim
zevk düş/künü çığlıklarım
fazla söze gerek yok diyor
................
bu nasıl bir düalizm: çığlık ve sessizlik.. /kavga sesi gibi bağırış ve susku
bu ne harika bir deyiş.. ne harika bir söyleyiş..sanat böyle bişey olmalı..
..........
yolu biliyorum sevgilim.....
çıkarken ,
kapıyı kendim örterim....
...............
bu cümleye tek nokta yakışmazdı...
"bu gidiş bir bitiş değil, bu bir son değil.. sadece "sonun başlangıcı" der gibiydi yan yana uzanan üç noktalar...
sanki masalın sonunda " gökten üç nokta düştü, biri (hiç gidemeyen ve gidemeyecek olan) giden'in başına, diğeri (kalamayan ve hiç kalamayacak olan) kalan'ın başına, ve sonuncusu da yoru(m)cunun başına" sözleriyle derin bir uykuya dalış öncesinin sessiz dile gelişi gibiydi...
......TEBRİKLER/TEŞEKKÜRLER