Gönül dergâhıGönül dergahında ilmik dokuyan Nabzında çileyi bulanlar gelsin Aşkın evsafında ateş okuyan Aşk içinde aşkı alanlar gelsin. Kara gözleriyle süzerken göğü, Alnından süzülsün lahuti buğu, Firkat nazarıyla delerken dağı, Hırkasında rengi solanlar gelsin. Sağından soluna vurmalı sızı, Yandıkça sızılar olmalı hızı, Çokların içinde bularak azı, Aklın saçlarını yolanlar gelsin. Ozanın sazında tel benim diyen, Küskün esen garip yel benim diyen, Söylenmeyen söze dil benim diyen, Yetimin yaşını silenler gelsin Gönül ikliminden bade içerek, Bilinmez diyardan özle geçerek, Gâhi kuşlar gibi göğde uçarak, Ukba’ya aşk ile gülenler gelsin. Dertlinin dertleri benim diyerek, Yeşille tutuşsun yenim diyerek , Hallac gibi olsun tenim diyerek, Yalanın böğrünü delenler gelsin. Kibrin kumaşını aşk ile kesen İman kalemiyle çizerek desen Yoksul sofrasında şefkatle esen Gölgesinden sonra gelenler gelsin Elif mâ’nâsının sırrında sönen Zirveye çıkarken zemine inen, Pervane misali yanarak dönen Şems-i Tibrizi’yi bilenler gelsin Tapduk rehber oldu ol Yunus cana Şeb-i arusum der sona Mevlana Hacı Bayram gibi şeksiz, mizana Hesabı kitabı kalanlar gelsin Ahmet Yesevi’nin yoluna düşen Her nefes yandıkça hu ile pişen Kendi mezarını korkusuz eşen Namazı dosdoğru kılanlar gelsin Gâhi meczub olup gâhi divâne Abdesti nur bilen ol arifane Sözünü süzerek hep tane tane Zamanı imana bölenler gelsin Makberî’ce bakıp dertli cihana Kat’a meyletmeden ikbâle ,şana Alnına yakarak secdeden kına Ölmeden ölümde ölenler gelsin ____________________Makberi.......07/25/2010....22:15....İst |