Umut! Gül Sabrımın Yüzüne
umudumun kanatlarını bir gölge çaldı bugün hadi dün tut susuzluğumun yanan ormanından üzerime düşen yokluğunun yağlı ilmeğinde uyudu son düş/üm kuşandığım şiirler yüreğimin cephesiz susuşlarında kurşun yağdırır yalınayak hayallerime ne yağmurdur ne de fırtına artık bir iklimin savruluşudur yüreğe ram olan ruhlarla dans etse de umudun sabrını ören umman bir garip susuş doğar yüreğimin kanadığı yaralı yakarışa ya dokunmalı ipin ucundaki seyr_ü destana ya da bırakıp kanatlanmalı nidasında kayan yaşama farzet ki derken kanamıştı güllerin nemli yaprakları o günden beri gecede bir inleyiş doğar sabah sabah diye kırılgan yerlerime atılan çiziklerin yarası kendi lehçemde acısını olgunlaştır yüreğin dağlarına koşarken deli taylar zaman kıyısızlığına kaybın kefaretini ekler geçtikçe yolların gül deminden ruhun vadisinde düşlerini yamar kelimeler ve her şiir şairinin ruhunu emzirir gecenin aç bırakan karanlığına inat hecelediğim ölümün koynuna masumiyeti ektikçe sana yağan ruhum bir destan_ı huzur doğuracak sonsuzluğa boş verdikçe hızında susacak zamanın zembereğinde asılan düşünceler ya bitmeli ya bitmeli inleyişinde yok olacak ayışığının son huzmesi umudu tarumar edenin sinesine çökünce gece bir efkar düşecek gözlerinin uçurumuna sonrası geç kalmış ufuklar sancısı korkularım! yüreğimin çığlığını cesaretin kınında susturdu şimdi bir duvar dibinde küskün çiçek ruhum hadi yaşam akıt damarlarındaki hüznü onulmaz yaralarıma şiiri vurdular hüzne bandı gönlümün örselenmiş kıvrımları ah gecenin teninde masumiyeti aldatan sisli burgular değmeyin kanadımın serçe düşündeki mor gülüşe… Mehtap ALTAN 29.07.2010 |