Issızlığım gölgene sevinirIssızlığım gölgene sevinir Biriktirdim sana dairleri Dolup taştı yüreğimin odalarında Kırık kapılarda seni beklerken Yağmurun seccadesini seriyorum. Avuçlarımı ver bana Ne olursun. Yazdığım karaladığım Yıldızlarla beslediğim şiirler Savuruyorum yokluğuna ayrılık sancısı Susuzluğunu bana bırakan sarnıç gibi. Gönlüm kacıncı basamak Carmıha germek istemiyorum aşkım seni Sen bana biliyorum ilk değil son yasak. Ağlarını örmüş felek Domur… Domur hiçran Hükmediyor basamak kırıklarına zaman Küf köşelerime siner. Güneş doğar, yağmur yağar, gök delinir Her buluşmanın karşısında yüreğim... hınca hınç sevinir. Toprağın dudaklarını okşar yağmur Teninde gezinir sisler Aşk; susta bıcak Acıtır canımı. Bakıyorsun Suskun ve mağrur. Uzun bir rüya da olmalıyım Kalibresi düşmüş cebimden Mono rozayı okumuyor artık dudaklarım Anlıyorum ki, ayrılıklar yılkı atları Karların arasında sevinc Noktalar, Virgülü taşıyamazken İncitir rüyalarımı Sislerimin güzel dudakları öp sevgili beni. Uyanmak istemiyor ruhum, Sen dehliz olsan da Ben sana sürgün Her karanlığın ardından ışık saclarını tarar Tutsak şiirlerin izini bıraktığı yerde Kavuşma itimalini değil kavuşmama ihtimali Cınlatır gecenin karanlığı Mevsimler aynalara kör Köleler ağlamayı unuturken Ben sana köle... Nasıl aşk bu kara sevdam? Bana lütfen doğruyu söyle. |