GURURLU ADAM
Hey gururlu adam!
Sana baktıkca, Geçmişini hatırlıyorumda... Tâ yıllar önceydi o zamanlar, Dikkat et hakikattiranlatılanlar. Bir köyün en ücra köşesinde Yıkık viran olmuş bir evin içerisinde Dünyaya gelmiştin, Aman ne de küçüktün. Yanmazdı o evin sobası, Kışın bile soğuktu odası. Ortada ne çul vardı, ne de çuval, Camlar kırıktı, Rüzgar çalardı kaval. Sarfedilen onca çaba, gayret, emek Yinede aranırdı kuru soğan, ekmek. O dar günlerde sana herşey sunulurdu, Olmasada evde aranır bulunurdu. Kışın soğuğunda annen bağrına basardı sıcacık Eşyanın yokluğunda altın tutulurdu yumuşacık. Kısa yaz gecelerinde hiç susmadan ağlardın, Kendin uyumazdınya, annenide uyutmazdın. Annenin yırtıktı örtüsü, yamalıydı entarisi, Giydiği ayakkabısı delikti. Peki ya babanınkisi?... Kendi kendine mi geldin bu hale be adam? Çocukluk dönemindi o zamanlar gururlu adam; En aciz zamanında sana hiç doymayan, Annendi çaresizkik anında sana el olmayan. Tutmayan elin, gitmeyen ayağın oldu. Yoktu konuşmak için dilin, sana dil oldu. Sense şimdi inkar ettin onu, yabancı oldun. Annene sen elden daha beter el oldun. Heyy gururlu adam!... Sana baktıkca senin geleceğini görüyorumda... Tâ gelecek diyeceğimiz bir zaman, Hiç ummadığında geldiği an. Belki bir namlunun ucunda, Belkide bıçağın vuruşunda. Kim bilir belkide sıcacık yatağında, Ya da esmer, sarışınların kucağında. Azrail gelip canını alacak senin, Sofrada kalacak binbir çeşit yemin. Baş ucuna toplanacak sahte sevdalıların, Bir, bir ilişkiyi kesecek, yürekten bağlandıkların. Daha sen gitmeden mezara, Çıkacak tüm servetin pazara. Uğruna onca emekler sarfederek topladığın mallarının, Sahibi olacak hiç tanımadıkların, beyi olacak hanımlarıyın(!).. Ayakların duracak artık taşımayacak bedenini, Ellerin tutmayacak, reddecek emelini. Çıplak kalacaksın, çıkartılacak bu ütülü elbiselerin, Lal olacak, susacak, bülbül gibi şakıyan dillerin. Sana giydirecekler beyaz elbise İbret değilmi bunca hadise?. Hep böyle kalacağını mı zannediyorsun be adam? Geleceğinde bir gündü o zamanlar gururlu adam... Çaresizliğin en büyüğünü o zaman yaşacaksın. Aczine, kendi kendine sende şaşacaksın. Baş kısmı geniş, ayak kısmı dar tabut evin olacak. Seni toprağa gömmek için dört kişi omuzlayacak. Hakikati ısrarla görmüyordun, ne idin, ne oldun? Bir hiçtin zaten, şimdide hiçtende "HİÇ" oldun.. |