MAHALLENİN GARİBİ
Vaktiyle mahallede bir garip otururdu
Fukara görünüşlü çok da sakin dururdu Merak ederdim onu ne yerdi,ne içerdi Her gün bizim kapıdan yorgun argın geçerdi Bem beyaz bir sakalı nurlu bir yüzü vardı Duyardım her adımda rabbim büyüksün derdi Bir cami avlusunda koku satarken gördüm Sokularak yanına onun hatrını sordum Halinden belliydi ki çok dertliydi ihtiyar Ne mutluluk tatmıştı ne olmuştu bahtiyar Elleri omuzumda mahsunca bana baktı O yaşlı gözlerinden bir kaç damla yaş aktı Birini hatırlatmış gibiydim sanki ona O senmisin diyordu o sen mi yoksa bana İyice şaşırmıştım kimi kastediyordu Kaybettiği birini ben mi zannediyordu Biraz daldıktan sonra toparladı kendini Kusura bakma oğul kusura bakma dedi Anlatmaya başladı o hazin mazisini Artık gizlemiyordu kalbinin sızısını Saliha bir hanımı iki evladı varmış Sıcacık yuvasında umutlarla yaşarmış Çocuklar büyümeden hanımını kaybetmiş İsyan etmeyip hak ka binlerce şükür etmiş Büyük oğlunun bir gün kaza gelmiş başına Kavuşmuş annesine doymadan genç yaşına Küçük oğlu büyümüş ve de gitmiş askere Çok umutlar yeşermiş yaklaşınca teskere Yine acı bir haber bitirmiş umudunu Üç,beş asker getirmiş oğlunun tabutunu Bir hain in kurşunu saplanmış ciğerine Onu al bayrak sarmış babasının yerine Göz yaşları ıslarken sarığının ucunu Hak ka teslim olmakta buluyordu gücünü İsmi davud du onun aklımdaydı hecesi Artık çözülmüş idi garibin bilmecesi Ağlayarak dinledim acı hikayesini Yaşamadım duymadım kaderin böylesini Öperek ellerini ayrılırken oradan O yine diyordu ki çok büyüktür yaradan Bir gün seher vaktinde salası okunmuştu Onun ölüm haberi bana çok dokunmuştu Bir kadir gecesinde kavuştu sevdiğine Bir kürek toprak ta ben atmıştım üzerine FİKRİ PINARLI 01 12 1999 |
birn hikayeyi ne güzel anlatmışsın öyle
beğenereko kudum bir çırpıda