YAĞMUR DAMLAM...
ıslandı gece yağmurunda
kaçarken ben ıssızlığımda boğuldum gözlerindeki buğuda asıl olansa inkar ettiğim isyanımdan diriltmiştin beni toprağıma düşen damlandan kim bilebilir ? bir gece toprağıma düşeni düşmanım olur ,sana sürecek ellerini restimi gördü hayat alamadı ama seni.... seni öyle gömmüşüm ki içime isimsiz peri ..... duymuş çığlığımı gecenin korkulanları gördüler gözlerimdeki kızıllığı ki dikilemezler karşıma kaybetmem bu sefer savaşımı....... ılık bir ıslaklıkla yürüdüm bilmediğim yollarda affedilmeyenim! biliyorum ama dönüşüm hep sana eğer bir gün ölürsem sakın bırakma sendeki beni her gece bir yıldız olur, doğar içine bıraktığım serseri... uyu şimdi düştüğün toprağımda usulca ben beklerim seni damlana aç ruhumla.. ısıtıyor tüm zerremi senin nurun bana bıraktığın o saf peri suyun benim ol dediğimde korkmuştu o gece ruhun ama aldım seni içime git desem bile bırakmıyorsun her gece boynu büküklüğüm böyle seni bekler hissedince seni iliklerim sonsuza dek şarkını söyler duramam artık benimsin günahın boynuma isyanım dünyadan büyük kim gelirse karşıma hazırım uğrunda ölünecek her savaşa şimdi anladınmı içimdekini saklım? her zerrem seni sayıklar unutmaz seni aklım iki büklüm olmuşum yerlerde secdedeyim ol artık benim sana şarkımı söyleyeyim.... damlamsız "yağmurbey" olmak kolay değil sen toprağıma düşmedikçe bu beden ateşten bir sefil.... yAğmUr bEy... |