KAR
Gece saat onbir.
Dışarısı karlı , ama soğuk değil Yürüyorum , beyazın hakimiyetine girmiş yollarda. Yürüyorum umursamadan , düşünmeden. Farkettim her adımda karın eridiğini , Yada eriten bir sebebiyeti. Başımı kaldırıp baktığımda bankta birinin oturmuş olduğunu Ellerini başına koyduğunu. İçinde kopan fırtanayı , Gözlerinin yağmurunu ; acımadan akıtan biri. Hıçkıra hıçkıra ; içindeki şimşekleri gün yüzüne çıkartıyor. Korktum , o şimşekler yine içine düşecek diye korktum. Pardon diyip ateşin varmı diye sordum. Çakmağını verdi , Senin olsun , git dedi. Gitmem kendinle beraber benide üzüyorsun. Buna hakkın yok adın gibi biliyorsun ? Nediyorsun sen , ne konuşuyorsun. Sen benim beyazımı eritiyorsun. Göz yaşlarına sahip çıkmıyorsun. Benmiyim şimdi suçlu.. Anlamıyorsun , anlamıyorsun ! Erittiğin her kar , bi diğerini tüketiyor ! - OĞLUM ! Gel hadi eve gidelim , Bırakıp gitti seni , Seni sevmeyeni mi düşünelim ? Ne kendini üz nede aileni , Gelmezsen ; burada beklerim , Seninle erir seninle biterim. - Pardon teyze , ateş almıştım geri vereyim. İzninizle bir kaç cümle bende söyleyeyim. Ağla dostum ağla. Şu anı gördümde , erisin ne kadar kar varsa. Sorun değil beklerim bir sene daha. Yeterki , geri gelmeyen şeyleri yapma.. Yapma ! |
hüzün derya olmuş kalemden
yansımış çoğu yüreğin içinden
yazana selam kutlarım içten