,,,,..,,.,....
eski bir balıkçı meyhanesinde
küçük, tenha ve karanlık bir masada sensizliği geceme döküp döküp içerken biri bana seni anlatsın hani o geçmek bilmeyen zaman beni dilim dilim bitirdiğin o an şimdi içimdeki suskunluğum sana en büyük miras inan biri ona beni anlatsın ve kadehi her vuruşumda şişeye ağır ağır vuruluşumu kayboluşumu ve de yok oluşumu aylardan yine haziran artık inanmasam da ıhlamur kokularına koklamasam da yaban güllerini dalından geçen aylara inat zaman nedense yine hep o hain haziran biri bana seni anlatsın yokluğunu düşünürken geçen zamanda geceleri üşümeye alışırım da zemherimde hüzünlü bir haziran gecesi biri bana zamansız donmaları anlatsın şimdi denizin dalgaları dövsün kıyılarımı ve her dalgada benden kopuşunu hani o bitti dediğin hani o sildim dediğin ve hala ’seni seviyorum’ dediğim biri bana o gonca gülü anlatsın kalbimin camdan kırıkları toplanırken sinemde kanayan avuçlarımdan uçurduğum seni artık hiç konuşamasam da hiç tutamayacak olsam da ellerini biri bana hep seni anlatsın seni... |
insan yanmasa böyle yakıcı olur mu mısralar?