YANGIN KAÇAĞIKarşıyaka’dan Pasaport’a gelen bir vapurdun sen. ve ben bilmiyordum bu mevsimde hangi yöne bir imdat çığlığı gibi eser bu rüzgar! Orada bir iskemlede bir gevrek biraz peynirle bir bayram çocuğuydum ben, hemen yanımda dişsiz bir ihtiyar kocaman balıklar tutuyordu gülümsüyordum ben. (balıklar denize düşen yıldızlar mıydı!) Bir dünyaydı yanaşan iskeleye o saat o saat benim için incecik bir fidan o saat belki de Musa asasını denize vurmuştu ki yüzümü yüzüne sürünce deniz boğuldu gözlerinde! Alsancak’ta illegal bir sevişmeydi o 3-4 saat... ki o sevişme dünyayı yangından kurtaran bir su damlası! (biz yanmaya devam! mı?) Sonra... bıraktım seni karşıya -bıraktığımı bilmeden ruhumu- ah o karşı! neden bir gömleğin iki yakası gibi yakın ve neden uzak bir başka ülke gibi! (bilseydim sana son kez sarıldığımı ben o iki yakayı bir araya getirip boğmaz mıydım o kenti kendi tükürüğüyle!) Bilmeliydim, dönerken o martılar ah o martılar! benim bilmediğimi biliyorlardı yarışırken rüzgarla. Sonra... ki sonrası kıyametti! Ben bir lodos acemisi iskelede bir başıma sen bir yangın kaçağı Karşıyaka’da! Bilseydim ben Alsancak’ta, kıpkırmızı yağmurluğumla, bir kan gibi damlayıp denize boğulmaz mıydım gözlerinde! bilseydim ah o martılar gibi daha en başından! bilseydim yine de... yine de... NEŞE ÇINAR |
sağlıcakla kalın