En az benim kadar suçlusun, ser vermesen de!Sebep olduğum halin telafisi için her ne yaptımsa durulmadım İhmalkarlığın ne kadar bizar bıraktığını geçte olsa, derinden hissederek anlamıştım Sinemin tarumarlığına hiç aldırmadım, çünki sebebi hakikatin bağrında bizzat vardım Çarersiz fevkalade bir hicran içinde sancılarla başbaşa kaldım ve hüzünle ağladım Kuytu mekanları zihnimde yoklayarak, bir nepze sitresten sıyrılmak istedim Her ağacın dallarından süzülen yaprakları kokladım, neden böyle bir garebet yaşamıştım İçimde ki dürtüyle şimdi başbaşa kalmıştım, vicdanım için ıstırabı acıyla yudumladım Kim vardı içimde, neden ben odaklı bir halin sofrasında sabahladım diye hayıflandım Hani fikretmek ve bu minval üzre hali serdetmek kul için kemalattı Ne olmuştu da yanılgılar bir bir kalbimi harap etmek için sıralanmış ve yanıltmıştı Artık nedamet içinde nefeslenmek, ne kadar bir izzeti nefesti, edep kim içindi Şimdi dirlik izanımı terk etti, ülfet bağrımı dağlayıp hıçkırıklar eşliğinde ağlatmıştı Anladım ki sonbaharın bizi daldırdığı rüya geçici bir hevesmiş Renklerin sesi ne kadar duyulsa da, şevksiz bir ahu serzenişmiş, yürekten azade değilmiş Hissettiğin kadar, fikrettiğin aşikar olmayınca Duygusallık salıncağı sabahlara denk sallasın hali melalini ne çıkacak düşün edebi ruha Ellerin bom boş kalınca, yalnızlık vurgunu kalbine haşyetiyle şöyle bir dokununca Gözler ne kadar ağlasa, söz yüreğin tınısında hakikatle buluşmayınca, çırpınarak uyukla Ne gördüğün düşlerin inhisarından serdedilen anlamı, halin için bir geçit asla sanma Aklın yolu birdir, muhtaç olduğu tek şey ilimdir, hakikattir, selimlik tefekkürle elde edilir Mustafa CİLASUN |
selam ve saygılarımla...