Damarıma Basma İstanbul
sok başımı belaya bu gece İstanbul
al götür aklımı başımdan düşlerimin terlediği otel odasına döküldü yıldızların sırrı yorgunluğuma ben sana ne zaman geldim ve sen beni bende ne zaman sevdin be İstanbul fahişelere yuva geceler de Ben değildim ben değildim yoksulluğuna katık taşı toprağı altın olanda ben değildim çek elini üstümden İstanbul dilime düşmüşken en eskisinden leylim ley deliyim be! deliyim işte en delisinden çiçek satan çingeneler çiçek çalar yüreğimin aşk bahçesinden ben aşkım aşkla doluyum işte!... damarıma basma, İstanbul! basma bu gece ola ki yanılırda bir gün, seversem çarpar boğazın suyu Sarayburnu�nda Sarayburnu�ndan da sarhoş yüreğimize düşeriz el ele yollara çınlar kulağı Hisar�ın terler avuçlarımızda Beyoğlu düşerken sevişmelerimiz martı çığlıklarından göz göze geldiğimiz iskelelere, kıpkırmızı olur utancından Üsküdar boşalır bizim için Topkapı sarayının haremi hiç kimse bizim gibi aşkla fethetmedi İstanbul�u güneşin üşüyen yanında seyreder Marmara bizi şavkı vurur öpüşmelerimizin adalara ben bu gece sen oldum sen de ben de İstanbul tenimin esmerliği süzülür teninden kız kulesinin kapısından gireriz içeri hırsız gibi bu gece bozulur istiklalde unuttuğmuz aşk dolu düşlerimizin bekareti yazıklar olsun demiyorum sana İstanbul! sok başımı yine belalara takılmışken dilime en eskisinden leylim ley aynalarda aradığın aşkın yüzü benim yangınımsın saklı gene İstanbul |