sen bilirsin O'nu nasıl sevdiğimi
postacı geliyor, kimsesiz adam,köşeyi döndü
kulağında gsm,kalbinden çıkardı computer’i,bilgiler talan tarlada bamya,fasulye,mısır,lahana,havuç filan hurdalar hır gidiyor,değerinde,tamam "bak postacı geliyor,selam veriyor.." motosikleti tam tam yarış yapıyor diğer motorsikletli,mahallde afili delikanlı arap saçlı,yılan dövmeli,hırçın çocuklar alkış tutuyor,tempo yaşlılar bakıyor,töbe töbe ekip sağlam,traktör kum dolu,asmalar budanacak çiçekler su istiyor,ağaçlar kuruyacak kalbim atıyor yerinde postacı,postacı pasta cila mı istersin? pasta villa mı? ha ..,ne dedin?ayna mı? oyna.oymalı,burmalı buldum:baklava mı? işim olmaz,madara,bunu söylemek bana reva mı? yerken kendini içim,içimde biriken gam kervanı yola çıkmış makbul ederler işte şimdi adamı yasladım yaslı bedenine güllerin kırmızı aktı içime,dünya bağlarından bağ,bostan yaşlar boşandı gözümden iki çeşme,için için ağladım,on sekiz örgüye çıktı ak be ak saçın postacı biliyor,kimseciksiz adam köşeden döndü,kulağında küpe yok,sadece alışveriş filesi kimseciklerine ne götürecek,süt,peynir filan marketten çıkarken onlarıda unutacak öyle olması gerekiyormuş diyecek madam hayırlısı olsun madam hayırlısı çünkü sadece bunu bilir postacı çabuk mabede yetiş,sana yerde kalmayabilir içerin yanıyordur seni her saat tablacı buluyordur zorla kiraz,şeftali,erik,üzüm falan filan satıyordur sen mabedin avlusunda otur arkadaşların yanına geliyordur yendin kanseri,45 yıl sigara içmiştin,en sert tütününden,Bitlis’ten veremle savaştın,kurslara iştirak ettin ağaçlara tırmnmıştın,incir toplamıştın süt sağmıştın,sürü otlatmıştın ölülerle dolu sokaklardan geçmiştin sıradan tepkilere alışmıştın ölülerin kafatasları göğe vurmuştu barbarca yaşamışlar vardı 05.55 bak postacı,suskunluk zor alfabedir,yamyamlar bilmez eğilmez,güneş üstümüze çökmez,zulmet falçata sürümez damarlarımızda,ustura kesmez,aklımız kursağımızda ayyaş iklimler çöker,sabahın kör vaktinde horozlar öter,sevgi alaşımdır kimyasal infilaktır,sordum,sonrası ölüm gül kaçmış tırnağına gülüm bilki zaman sıska çoban,anlamaktan yorgun toprak bedene ters gelmiş hançer kıyameti soruyorsun hayat soluyorsun gam ile yazıyorsun gafletle,havalimanı,tünel,insanlar bazen öyle karışıkki herşey sen çık bu imparatorluktan kaos imparatorluk,imparator nerde? "volümler fora" o halde "aç kardeşim sesini" "bir kulunu çok sevdim,o beni hiç sevmiyor.." damla damla damlamışım postacı,ruhum göçmüş Kadıköy’ü gezdim dün seni Altıyol’da bulamadım Ercan’a sordum dedi 1 aydır göremedim not bıraktım. faruk tabak,2 temmuz 2010,yağmura adanmış arkaik satırlar |