O SESAğır ağır gün batarken pencerenden Acılar damlayacak kurşuni, Sevgi tanımayan yüreğine Damla damla, alev alev, o sesle. Gün batarken pencerenden Susacak anılar inadına. Fotoğraflardaki ben kabusun olacak, Geçmişin özlemiyle baktığın her an. Tüllenecek, anılar gözlerinde Hıçkırıklarla o sesle uyanacaksın. Kabusun olmayı ben istemedim ki! Sen yarattın o “Drakula”yı; düşün! Gün batarken pencerenden, Bir ses fışkıracak ruhunun derinliklerinden, Telleri titreyecek ruhunun. Ama sen, gururuna gem vuramadın ya, Teller seda vermeyecek umutlarına. Yine sen her aynaya baktığında, Aynalar göstermeyecek seni. Yine o sesi duyacaksın ansızın, Ruhunu parçalayacak dalga dalga. En güzel günün onsuz, En sessiz anın sessiz olmayacak. Her ağustosta onu duyacaksın, Sessiz gecenin sessizliğini yırtacak, Her sessizlikte o sesi koklayacaksın, Göz yaşlarınla örteceksin; Ama yine de susturamayacaksın. Gün batarken pencerenden, Rüzgarı, perdelerini okşayacak umutsuzluğun. Vicdanında volkanlar kaynayacak, Her yazıda o gizi, Her başlıkta o sesi duyacaksın. Gözlerinin beyazı silinecek sesin kızıllığıyla, Sustukça seslenecek, Seslendikçe titretecek seni! Öyle bir an gelecek ki Nefes alışlarından bile ürkeceksin, Bilincini yitireceksin damla damla. Güneşin ufukla vuslata erdiği an Ayın ve yıldızın kıskanacaksın aydınlığını. Işık denizinde yüzerken yıldızlar, Sen hep karanlıklarda yüzeceksin. Yıldızın da seninle boğulacak Bilinmeyen pişmanlık girdabında. Görmedin ya sen hoş seni seveni Seni de hoş görmeyecek Tanrı, Ne fani alemde ne ulvi nazargahında. Hoş sen bunu da bilemezsin ya! Tanrı da seni kulundan bilmeyecek. Bu dünyada tadacaksın sen o sesle Kabirlerin en dehşetli azabını Anbean! İşte, işte! Yine gökler yanıyor, Şafak tülleniyor maviliklerde. Güneş son saklambacını oynuyor seninle. Şimdi yüreğinin derin tepelerinde Bir nefes kadar yakın o ses: “Sevmiştim seni hain Öldürdün beni nefes nefes" |