Ben Sana VurgunumGemileri, motorları ve Eminönü Meydanı ile İklimine muhabbet katılmış kent Yeni Camii önünde güvercinleri kıyılarda ve balık peşinde karabaş martılar ile toprağına suyuna kurban olduğum İstanbul’um. Boğaziçi’nde Heybeli Ada’da anılar saklanırken ud sesleriyle çınladı Göksu Geceleri faytonlarla gezildi Kınalı’nın Arnavut kaldırımlı sokaklarında Yazlık sinemalarda ilk Türk filmlerini seyretmek ve ay çekirdeği ile eğlenmek ya da İzmir ağzıyla çiğdem çitlemek Hülya Koçyiğit ve Ediz Hun’la ağlamak çok uzaklarda kaldı Beşiktaş İskelesi’nde gazinodan gelen orkestrayı dinlemek geç vakitlerde eve dönmek Ve sonbaharda kahverengi çınar yaprakları arasında Dolmabahçe’den Beşiktaş’a yürümek Balık Pazarı’nda çeyrek ekmek arası iki çubuk taratorlu midye yemek Her maç sonrası ben “Beşiktaşlıyım” demek. Kartalına, kanaryasına aslanına kurban olduğum İstanbul Ben sana vurgunum. |
İstanbul benim doğduğum şiir ama ne yazık ki o eski günler geride kaldı.
Yine de çok mutluyum. Zira böyle dostlar varken İstanbul'u hiç unutur muyuz de mi?