soytarı
Ağlardı avazı sustuğu kadar!
Ahh zavallı dertsizliğim benim. Uzayan kirpik aynalarım, hıçkırıklarıyla boğuşurken kendi dünyasında Gebe kalmıştı şarkılar ayrılıktan bozma bi sözcüğe. Birden; Yetersiz hafızalar bağışlamıştı Tanrı; soytarının tekine. Değersiz karton hayallerini beraber asmıştık oysa duvarıma, Tüm haykırışları nefesimi tüketirdi. Ve ’o’ bunu hiç umursamazdı. Herşey değişiyordu, günden güne büyüyordu hiç bi zaman bilmediğim ve kendinin de bilmediği o ’eksiklik’ ’’Bakışları günden güne tırnak içine alıyordu ’boşluğu’ ’’ Endişe bazen acıların kahkahası olur!; katıla katıla gülüyordu benim aciz endişelerime. Sadece zaman diyordum,yüzümde acı bir his, bir tokat,bir yumruk, Saniyeler,dakikalar,günler,aylar,yıllar ; onu tüketen herşeydi,bilinmeyen ’eksiği’ sırtında taşıtan kavramlar bütünüydü. Gecmişe doğru sürünen, geleceğe doğru körleşen yinelemelerdi onu bitiren. Bir köşede gülümsediğinde tüm insanlığı kandırıyordu, mutluluk yuvasıydı bedeni. Evet sen! Ah tanıdık hüznüm benim, çürümüş birlikteliğim, ben, aynadaki aksim, soytarım Cevap bulamadığın bütün soruların aşığıyım, Tüm niyelerin, tüm keşkelerin! Bu kadar büyük bi dünyada bu kadar ’hiç’ bi rol alışına olan isyanına; Amaçsız ağlayışlarına, Ruhsuz kahkahalarına. Su getireyim sana, kurumuş dudakların zevkle ıslansın; Şerefe; Zengin ıslıkların fahişesi olmayışımıza, olmayacağımıza! Şerefe; Dışlanmışlığın en ilah örneği oluşuna kelimelerimizin! |
Ruhsuz kahkahalarına.
Su getireyim sana, kurumuş dudakların zevkle ıslansın;
Şerefe;
Zengin ıslıkların fahişesi olmayışımıza, olmayacağımıza!
Şerefe;
Dışlanmışlığın en ilah örneği oluşuna kelimelerimizin
güzel bir şiir o9kumanın keyfini yaşadım sayfanızda...
tebrikler
selamlar