YÜZ GRAM PEYNİRDİ YOKSUL DÜŞLERİ
kalabalık sofralarda yüz gram peynir kadardı
çocukluğunun yoksul düşü, hileli terazilerde şekerlerini çalardı amcalar. Topu çalınır, ağlardı öksüzlüğüne Ermeni komşu,ince tülün ardından bakar sokağa. Gözlerinin kalabalığında ölüm gibi, yalnızlık kokusu... Kış yatalak bir hasta gibi, inlerken şehrin varoşlarında cüzzamlı ayazlar dolanır karla sevişen gecenin beline.. çocukluğunun yırtık düşlerini yamar çoraplarına, lastik ayakkablarından mahcup gözleri düşer çamurlu yollara kilimin deseninde, soyar komşunun yeni perdesini camlardan duraksız öksüz düşler gelir gider aklından gider de kimse bilmez öksüzlüğüne düşlerini emzirdiğini içinde fukara hırsızlığı titretir yüreğini küçücük aklı saplanıverir geceye... fahişe gölgeler iner mum ışığında soyunan sokaklara bakir bedeninden bir damla kan bulaşır geceye.. körpe teni yağmalanır kurtlar sofrasında bir kadın daha düşer kaldırımların göz pınarına korkardı zeytin tanesinde ki kurtlardan çocukluğunun saflığını kemiren tahta kurduydu fabrika sirenlerinde mesailer hiç sevmedi lastik ayakkabıları ve varoşun çamur yollarını büyüdükçe, çorabının yamasından söküldü yamalı hayatı kör kuyulara düştü en mahrem duyguları oysa yüz gram.peynir kadardı hapishane ranzalarında her gece bıçaklanan uykuları... Ayşegül Gökdemir |