AKREP* Bir akrebin yuvasına, yağmur yağar su basar Anladı ki boğulacak, kurbağaya seslenir İkna eder yalvarır da biner sırtına yaşar Ve tam gölün ortasında, sokar kanla beslenir Kurbağa der anlaşmıştık sokmayacaktın beni Bir yanlışlık oldu diye birazcıkta hislenir Ah der akrep affet beni, tıynetim bu nedeyim Keyif çatar doyar karnı arkasına yaslanır Kurbağa da mecal kalmaz, uyuşur en sonunda Akrep ise sarhoş olur, mal ve mülkle kaslanır… ** Örtülü bir savaştasın unutma ey milletim Bilirim seni kahreden içindeki illetin Savaş demek şehit demek kaderin cilvesi bu Züğürt birkaç çapulcunun bil vatan hevesi bu Biraz daha gayret hele zevali görsün Şaron Yaptığından hayâ etsin senden olan taşeron Bu günler de gelir geçer yakın açılır önün Karkas ağacını bul da olsun hemen düğünün Demek ki doğru yoldasın düşmana dönük yönün Dünya sana hiç gülmedi bugün de öyle günün… *** Bu hikâye anlatıyor, hilebaz Yahudi’yi Hatırlatıyor bizlere nankör kara kediyi Kırdı geçirdi dünyayı son yüz yılı kararttı Demek ki şafak sökecek karanlık ondan arttı Gördü ışığı da zalim iştahını kabarttı Uydusuna emir verdi Mehmetçiği tarattı Ama bu sefer kaçış yok helak olup gidecek Cehennemin en altında davarını güdecek Zehrini zerk ettiği bu halkın kanı boğacak Yüz yıl önce batan güneş daha güzel doğacak… **** Kurbağa zıpkın yedi ya ama daha ölmedi Süründü bir koca yüz yıl neşelenip gülmedi Kanı ise düşmanını sarhoş etti kıvranır Gözü dönmüş, her millete ondan böyle davranır Irkçılık ateşi ile bölüp yendiği halklar Uyanıyor artık yetti yakındır onu paklar Ya iman ve yahut ölüm denilecek gün yakın Hakla batıl çarpışıyor devam ediyor akın... Salih Yıldız…19.06.2010 |