Vakitsiz Yaşama Sevinci
Umursuzca geçip giden onca zamandan sonra.
Usulca bedeni terk eder ruh. Karanlık şehrimde sönüp giden ışıklar gibi. Birileri gelir de yanı başına baksan da göremezsın çıplaklıgı. Teslim edersin canı alana, oda gider teslim eder Yaradana. Kaldırırlar cansız ve umursuz bedeni musalla’dan. Yaşamı yeniden yaşamaya çalışmak imkansız. Imansızda zordur kıyamete alışmak. Yeni gelin gibidir ruh, başka haneye karışmak. Ölelim Fatihasız, üzülecek olan zaten bizi tanıyandır. Ben giderken geride bıraktıgım ruhlar perişandır. Her türlü yokluga alışan insanoğlu insandır. Herşeyi yaşadıktan sonra mı ölmeli. Yoksa hiçbir tadı almadan mı ölmeli. Hangisi daha çok acıtır ki. Öldüğüne sevinirken ama söyleyemezken insan Ağlayanları düşünüyorum; Gizliyorum kendimi,aldım vardım bendimi. Nasıl bilirdin Ey Cemaat-i müslim. ’Iyi bilirdik iyi ’ Dendi mi? Ölümü bilen yaşama şerrefine tenezzül etmez. Baki olan ruhtur ki, asla çekip gitmez. Bedeni vardı eşref-i kıyamete. Uğramazsın asla öldüysen hıyanete. Tereddüt ile yaşanan zaman karanlıgın gölgesidir. Eğer bizler gölgelerden yaşama sevinçlerimizi çıkartamıyorsak. Aşk darbesiyle sarsılmış bir bedene benzeriz. Alemlere Rahman olan Rabbin adıyla enderiz. Ey çaresizliğim; Bedeninle ruhun arasındaki tek fark. Güneşi hala görüyor olmandır. Ve güneş sönerken ruhum, son bulmalıdır. Yazan : Mehmet Süme 06/2010 |