Hakka Yürümek
Çıkamadığımız
Yollar uğruna Kaç denizi besleriz Ah çeken yaşlarımız ve biz. Geçmişin kum saatinin taneleri düştükçe İçime ateş olur, İçin için erir yakar kavurur ki Ben seni kaybetmişken bulmadan kendimi; Avare martı yüreğim, artık aşk anıları peşinde Biçare aç, yorgun, çıkamadığım yolculuğum Sen Çok geç kaldığım sevemediğim, sevilemediğim Ben. Ama, Bir düşün İçindeyiz biz Sade ikimiz değil Yol dünden doğumdan değil Çok öteden döşenmiş gelmiş, Nefes aldıkça, yer yüzünü dönmüş. Her bakışta bir yol, gidilecek bir menzil Kaç basamak ötesini biliriz ki biz, yol yakın Yol ırak, hep içimizde şaşkın ve devingeniz. Evet, Tarihin Nal sesleriyle Çınladığı günlerden Tunaya, kara Afrikaya En doğudan en batıya koşturan Damarlarımızdaki kanın ilk kaynakları Sarı, siyah, kızıl türlü türlü renk ve şekil Hepsi yolculuk yapmış, kendini var edeni aramış. Anlıyorum, Sade bir sevgili Uğurunda demir çarık Giyilmez dikenli aşk yoluna Aklının pusulası kalbin olduğundan Durmadan döner durur pusulan, rotan Ey aşk İçinde yanan Bigane bir gül Gül ki açılsın yolun Nasıl varılır duraksız yolda Nefeslenmek kaç yıldızlık adımdır. Sözüm bir Anlayışım bir olan Nice ağlar ki bu bülbül Ruhunu veren Hakkı ile yanar Kanmaz bu yürek ilk ve son nefese kadar Yolculuk yapar hiç durmaz bir Hak için yanar ha yanar. (Haziran 2010 İstanbul) |