...O AN...
Odur, semdar’ı sinsice içten zerk’le damlatan
Gurur ve kibrinin kara bulutlarının, üstüne zül çöküşünde Güldür, bülbülü durmadan aşkla bağırtan Bırakışta da, eli işte gözü oynaşta, o haince gülüş de Bir kez de olsa, sevi hoşgörüyle anlayamaz mı? Çözemez mi? Sevgi bağının, özümleyen o can yüceliğini Kapkara kör çukurlara da atıp da yıkar, durur kendini Aşkının gülünü bir tutuşta, bağrına özle basacağını bilebile Neden görmez de, kör bakar da durur çift gözle? Yol uzun, yol yalman saplanır, vaveylalı yürekler de Hainlik içinde kurulmuş, kalleşçesine tuzaklar Yoklar olunur; gark olmuş sancılarının kıvranmaları içerisinde Kalınmamalı, şeytan aklın kıvraklığının da gerisinde Engelli ve çok da zordur, kaygandır da, metruk yamaçlar Tükenir kalmaz bir gün, o güzellik içindeki tüm amaçlar Pusu da kurar hain tilkice, sinsi sinsi efsunlar kendince Hüzünler içinde bırakır da, firkat’in kavurup da yakar Dağlar gibi sıralanırlar Sırtını da, bir kez de olsun yaslamaz, hakkın güvencesince. Bir an vardır ki, içte seyyal-i sıcak mı sıcak Araya fesatça girerse köz, sen ilgilenmezsen Çok mu, çokça da kurnaz, bir kan emicidir, alçak Kor kurtlar, bir kez girmez olsun yaraya içten Şerha şerha eder yüreği, acımadan yırtarak Mazgal deliği gibi açar, koparır kalplerden Koşup, sarıp anlasın istersin o an yürekten Çöz sorunu ve koşsana aşkına, visalinle dersin Haykırsın gerçeği, sevgiye sığınıp akıtsın Cam-ı lebinin derinliğinde Sevi’nin, gerçek bağının yüceliğinde Hak yerini bulsun da, delalete düşülmesin diye çırpınırsın. Bir dönüm noktasıdır, işte o an “Sur’ca” Öldürüp de diriltecek olan, bilesin Münker ve Nekir gibidir sorgusu hayatça O bir kezzap, o panzehirdir, kullanmasını şevk-i bilene Aksın istersin, anlasın da dönsün dersin Bir an bile, dolsa da içine Yaksın istersin aniden, tüm iliğine dek akarak Sıcacık bir kez de olsa, istersin huzurla yatmak Tüm bedenin inler, kahırla donuşta, acıyla kıvranarak Ama o kör şeytanın “Ekmel” cilvesi var ya! Aklı başlardan, bir çıkartışı ile alan Ortalar da; sahipsiz biçare üryan da bırakan O var ya! Nefsin kör gözüyle, çamurlara acımadan saplayan İşte o an! Boynu bükük ve gölgede, köhne bırakan Paradoks’u sokuşta alaylı, o sana metruk bakan Saçı başı da, sebepsizce melalle yolduran Hataya itip, ciğer yangınlarına “şek’le” zorlayan İşte, o zalimin elindeki tek kozlu an O bu an! Yakan bitiren andır, sarsıntılı firak o an. Yıkılır tüm “Güman’lar”, yozdur tümden istemler Gurur ve kibrin seni tutar, tutarda köstekler Haşin ve gaddar oluverir, birden bire için Kaskatı, taş gibi yüreğe, oturur da yıkar geçmişin Batar mı da, batar! Kırar Yıkar mı da, yıkar! Tümden çöker, o mesut ve bahtiyar umutları Bir anda sönüverir, atinin lâmia ışıkları Söner o hayata iren’ler veren ateşleri Kapanıverir birden, o ebedin güneşi Kanı kuruyuverir, hepten biterken tümden bağları Dizlerinin bağı kopup da, çözülüverir o an Tüm hayat, düşüp kalkma ile boş geçivermiştir. İşte, o aldanan Bu andır, iplerin de çürüyüp söküldüğü an Tanıyamaz içini ve dışını, ciğeri de birden sönüverir Yıkılıverir tüm dünya, o bahtsızın zül başına Upuzun geçmişi, bir anda boş düşüverir Ve inleyiverir ahlarla! Mihmanı olduğu, bu hayal dünya o an biter Çağırırlar, onu gel gel diye yanlarına Tövbeler eder o an “Allah’ına”! Salâvatı’nı da; bin pişmanlıklar içinde acele getiriverir Heyhatlar la! Silinip yok olur, istem bitip de tükeniverir Rüzgârın, savurduğu o biçarenin külleridir Son hürriyetini de, içine soluyarak çeker Hayatını, bir anda eleyip elinde bir boşlukla kala kalır Dağılınca, boş hayat çerçevesi de ortadan Birden tüm geçmişi ve geleceğin çöküşüdür o an İşte beklenen, an o andır Tek bir an Son anda, yüzünde ufacık bir şaşkın tebessümle Hayatın boş geçen zamanları, başına da sarılıverdiği, o an Kahrolur! O sondur! Her şeyde, birden bire de olur yalan Öylece teslimiyete adanmış andır, o yaşanan Nefessiz “Ram da” bıraktıran O tek “AN”… (16.04.2010)AZAP… |
ŞİİR TADINDAYDI..
YÜREK SESİN HİÇ SUSMASIN İNŞALLÂH..
EN DERİN SEVGİ SELAM VE SAYGILARIMLA...