KIRLANGIÇ KEFENİ
Yıldızların dili olsaydı
En çok gözlerimden şikayet ederlerdi hangi yıldızın arkasında sakladın kor dudaklarını Yıldız avladım yıllarca bulamadım Güneşin üstünde sahanda yumurta pişirdim bir çilek ısırdım dişlerimle çileğin kırmızısını bile sana benzettim. Aynaların dili olsaydı Öfkeden çat diye çatlarlardı Bakmıyorum artık aynalara hain aynalar yüzümde gedikler açıyorlar Sana da bakmıyorum resmin yok bir kirpik tam ortasında bir tutam kır papatyası Birşeyler sürüyorum saçlarıma Aynalara dost olmuyorum Kulaklarımın dili olsaydı en çok senden şikayet ederlerdi Onlara dinlettiğim tüm aşk şarkıları için fazla mesai ücretlerini sen ödemek zorunda kalırdın. kulaklarımda adın ve aşk melodileri kadın Terkettiğimde beynimi vücuduma sürdüğün izlerin hala yanımdaydı. Sen bunu anlamadın Kaldırımların dili olsaydı en çok ayaklarımdan şikayet ederlerdi Bilir misin seninle uçurumdan atladığımız o gün Güneş kadar sıcaktı bedenin Bedeninde karanlıklardan kaçan bir ışık hüzmesiydim Bilseydim daha çok yürürdüm sana ait uzaklığımda daha çok çürürdüm yüreğinin tutsaklığında En çok geceyi özledim En çok geceyi çarşaflar altında _bembeyaz çarşaflar_ Kırlangıçlar uçurmak isterdim yine seninle Bir şehir kurardık yine avuçlarımızın içine bir terk-i diyar olmazdık Belkide seninle bir kırlangıç ömrü kadar sıkıştırırdık hayatımızı bir kanepeye belkide sadece altı ay yaşamazdık kırlangıçlar gibi Olur ya belki de ölürdük birlikte çarşaflarımız kefen iki sarılmış beden |