Ne bir çiçek kopardım ne kalpte yer aldım!Kayboldum, kaybolan yıllar içinde Bazen alıp götüren ve bazen de içimi titreten hüznün nefesiyle Hem sevdim ve beklide sevildim zannıyla sevinmiştim, aşkın azizliğine verdim Hasrettiğim mahzun gönlümle, umutların vadesinde, yine gözlerim buğulu bir halde Neydi yüreğimin dinmeyen ağrısı Hazanın en suskun sahnesinde ve sinemi ürperten perdesiyle Boynum bükülmüş bir halde, gözlerim serabın seyrinde, zihnim kaybolmuş halde Yâd ellere seslenmek, halin efkârından vazgeçerek nefeslenmek, içimi hazza erdirmek Böyle geçiyordu ve hal diliyordu Direnişin sukutunda, hıçkırışın çığlığında bu gönül ağlar ya Açmayan baharlarda, yalnızlığın şafağında, hicranın ruhu dağlayan meramıyla Bir yerlere ve fakat nereye olduğu bilinmez bir halde, kalbimi yaralayan dertlerimle Hani bir su akar ya derinlerden Nerden ilham aldığı henüz aşikâr değilken, sessiz halinden Aşkın mücerret sahnesinden, sevdanın anlam bulan rahlesinden, esrarı hal iken Boynu bükük, dili sönük gözleri cezbe ayan bir ferle katreyi payeyle adanmış halde Bin hüzün esin olacaktır belki de Aşkın hasreti, şehre dilemeyen lehçesi ve hikmeti marifeti Can mı dayanır, gönül ağlamaktan nasıl usanır, kalp çileyle elbet anlamlaşır Ruh sabırla arlanır, nefis vicdanla hesaplaşır, akıl izanın kadrinde kalır sevdalanır Toprağın zülfünde aşk ikramdır Kabrin bakir sessizliğinde anlamlaşan hakikati tufandır Mizan niye vardır, hesap zehrolunan girdaptır, vecdin cenahında ağlayandır Nasıl ve hangi zamanda vaki olur, dil lal olarak anlam bulur, kalp vuslata soyunur Arkamdan hiç ağlayıp sızlanma Dünya denilen mahşeri kalabalıkta, bir hevesim kalmadı anla Bir ömrün hikâyesinden bahsediyorum şimdi sana, ne kadar yalnız kalsan da Figan ederek hayıflanma, sırlarım nasıl olsa idrakin sancısıyla yüreğimi dağlayınca Mustafa CİLASUN |