Çılgın Kıza!
ÇILGIN KIZA!
Damarlarındaki kan akışına Göğsündeki kalbin atışına Sesleri vuruyor inanın başıma Diyor ki; bunlar benim aşkıma! O bir ‘’Muaşık’’ olmuş iken Ben ona sevdalım diyebilsem! Ne güzel lâtif ve mülâyim Onun gibi olsa bir sevgilim! Gecelerimin endam-ı şebnemidir Nazları kendine celbedendir Kendindeki hoş bir letafet Bir başka cezp ettiği zarafet! Onunla her sohbet-i muhabbet Gönüldeki tefrici onunla gidermek Verdiği safa ile eğlenmek Bir başkadır onunla gülmek! Gönlündeki o ahenkli safilikler Hoşa giden bir başka güzellikler Aşk-ı vuslat yapan zenginlikler Lütf-i ihsan olsun sana bu incelikler Alem-i Sır der; ey güzel senden Nasip olabilse bana bir busen Vazgeçemez bu gönül senden Nere gitse seyyah-ı âlemden! Alem-i Sır * * * Muaşık: (Işk. dan) Seven, âşık olan. Muhabbet eden. Latif: Yumuşak. Güzel. Şirin. Küçük ve hoşa giden. Çok lutf edici. Derin, gizli. Mülayim: Yumuşak. Yavaş. Uygun. Yumuşak huylu. Endam: (Farsça) Beden. Vücut. Vücudun tenasübü. Vücudun görünüşü. Letafet. İntizam ve üslup. Tenasüb: Uygunluk, uyma, tutma. Yakınlaşma. Nispet, kıyas. Edb: Mânaca birbirine uygun kelimeleri bir arada söze güzellik vermek maksadı ile zikretmek. Şebnem: Farsça Çiğ. Rutubet. Gece nemi. Neda. Safi: Katışıksız. Temiz, süzülmüş ve temiz. Bozuk olmayan. Hâlis. Hâlis: Hilesiz. Katıksız. Saf. Duru. Saffetli. Pek beyaz. Letafet: Hoşluk, lâtiflik. Cisimden alâkayı kesip bir nevi Nuraniyyet kesbetmek. Güzellik, nezaket, yumuşaklık, hafiflik. Nuraniyyet: Nurlu olanın hali, parlaklık, nurluluk. Kesbetmek, -der: Ar. kesb + T. etmek (nsz) (ke’sbetmek) Kazanmak, elde etmek Cezb: Kendine doğru çekme. İçme. Zarafet: Zariflik, incelik, kibarlık. Nâzik davranış. Muamelede, harekette ve giyimde hoşluk ve temizlik. Tefric: Gönül açmak. Gam ve tasa gidermek. |