CEHRİLİK LALESİŞiirin hikayesini görmek için tıklayın Anlatılan Rivayetler ve efsaneye göre:
Yozgata 8 kilometrelik bir mesafede bulunan “Gelin Kayası “ adı verilen bir yerde, yaşanıp yaşanmadığı tam olarak belli olmayan bir aşkın hüzün dolu hikayesidir. Rivayetlere göre bir köyde güzel bir kıza iki talip çıkar birisi kızın ve ailesinin istediği , arzu ettiği taliplerden, diğeri kimsenin istemediği zalim gaddar bir zorba beyi (eşkıya türü) tabiî ki aile bu güzel kızı arzu ettikleri damat adayı ile söz keser ve nişanlarlar, bu arada zalim ,gaddar olan adam tehditler gönderir kızı almak için başkasına yar etmem diyerek ama gönül istemeyince her seferinde reddedilir. Aradan belli bir zaman geçtikten sonra , düğün hazırlıkları başlar. Kızın ailesi düğün yaptığına pek sevinemez çünkü akıllarında kötü zalim adamın tehtitleri yatmaktadır.Bir yandanda kızlarını gelin ederek yuva kurmaları gerekmektedir. İki arada bir derede kalındı hesabı korka korka düğün yapmaya başlarlar. Damatın Köyüde hayli uzakta bir köy Gelinin iki köyün arasında uzun bir yolculuk yapması gerekmektedir.Kimi at üstünde kimi deve üstünde gelini damadın köyüne götürmek için yola koyulurlar. Gelini götüren kalabalık düğün alayı “adını gelin kayası alan yerden” bölgeden geçerken korkulan olur ve tehtit eden zorba adam yollarını keser ve gelini almaya çalışır. Uzun tartışmalar sonunda ikna edilemeyen gözü kararmış zalim adam hiddetlenir. Parayla pulla tehditle elde edemediği güzeller güzeli gelini Zorla elde etmenin yoluna giden zalim adam hizmetindeki adamlarına saldırın diye emir verir.Düğün alayını kana bular. Gelin ve Damat hariç herkesi katleder. Gelinle damat bir kenarda çaresizce beklemektedirler. Kurtulamayacaklarını anlayan gelin ellerine açar ve çaresizlik içinde Yaradana duâ etmeye başlar.Güzel ve zavallı gelin bir yanda dua ediyor biryandan da gözlerinden inciler dökülüyordu. Yaratana seslenirken de şöyle diyordu ( Allahım ya beni taş et ya da kuş et ) bu zalimlerin ellerine koyma diye yakarıyordu. Haktan gelen bir emirle o anda orasını bir si bir duman kaplıyor göz gözü görmez hale geliyordu, ve duman çekilince zalim adam adamlarıyla birlikte telef olurdu(ölüyordu) güzel gelin olduğu yerde taş kesiliyor damat ise kuş olup uçuveriyordu ve tek canlı kalmıyordu Dügün alayı gecikince arayanlar bu manzarayla karşılaşıyordu. güzel gelinin gözlerinden akan yaşlar çiçek (Lale) olup açıyordu ,kuş olan damatta bu lalelerin etrafında öterek dolana dolana uçuyordu , o günden beri bu mevkinin adı “cehirlik ve gelin kayası” olarak kalmış ve hala aynı adlarla anılmaktadır. Cehrilik laleside bu gelinin göz yaşların temsil eder ve ömrünün gelinin sevinci kadar kısa olası bu laleyi daha gizemli hale getirmektedir.Başka bir özelliği ise iki çeşit olması ve birisinin taş ve kayaların arasından, birininde yumuşak toprakta çıkması ve sökülerek başka yere göçürmesi (Fidelenmesi) çok zor olan kolay kolay tutturulamayan özellikte olması ve sadece Sarı ve Kırmızı olarak ili renkte olması Biri gelini Biri Damatı anlatır gibi duygular vermektedir. Yaşanmış ya da yaşanmamış Yüz yıllardır dilden dile dolaşan bu ölümsüz aşk hikayesi Yozgat’ta her ilkbaharda gönüllerde yeniden canlanır, yeniden yaşanır. Cehirlik laleleri her açtığında o bölge beyaz Güvercinlerle dolar. Düğün alayını simgeleyen kayalar En önde gelin kayası kimi deve kervanı şeklinde kimi davulcu şeklinde peş peşe sıralanmış halde âşık olan gençlere ilham kaynağı olur.Şekillere baktığımızda Deveye benzeyen kaya,Duvaklı geline benzeyen kaya,İki tarayı çukur heybeye benzeyen kaya ve sandığa benzeyen kayaları görebiliriz.Zamanla kayalar aşınarak özelliğini tam yansıtamasa bile belirgin şekilleri çağrışım yapar vaziyettedir.Cehrilik lalesinin ömrü çok kısadır. Mayıs ayının ortalarında başlar ve sonuna yaklaşırken biter . Burada açan laleler “İddialara göre “ çoğaltılıp üretilmesi çok zor olmasına rağmen zamanla seyyahlar aracılığıyla keşfedilip Hollanda’ya götürülerek çoğaltıldığı ve Hollanda lalelerininde Cehrilik lalesinin kopyalanmış hali olduğu söylenmektedir. Cehrilik ya da Cehirliğin Türkçe anlamı ise sesin yankılandığı yer manasını taşır. Bu yankıda gelinin yakarışının ve kuş olan damadın ötüşünün yankısı olarak düşünülmaktadir. Bu Cehrilik Lalesi tanımlı şiiride, şiir bölümdedir. Yozgatlı Şair/Yazar Salim GÜLBAHÇE
CEHRİLİK LALESİ GİBİSİN YARİM
Sende onun gibi güzel kokarsın Cehrilik lâlesi gibisin yarim Maşukuyun yüreğini yakarsın Cehrilik lâlesi gibisin yarim Efildeyip salınırsın dalında İşvenazlı eda gördüm halında Tadın yoktur kovanların balında Cehrilik lâlesi gibisin yarim Tomurcuğun yavaş yavaş açarsın Yüreğime mis kokular saçarsın Gönlüm sana doyamadan kaçarsın Cehrilik lâlesi gibisin yarim Hasretin özlemin ölümden beter Gülen mahcemalin gözümde tüter Yetmezmi beklenen kaç mevsim yeter Cehrilik lâlesi gibisin yarim Şeyda bülbül gibi mestettin beni Halim harab oldu sevince seni Aşkınla kavurdun yaktın sinemi Cehrilik lâlesi gibisin yarim İçimdeki ahraz sevda dillendi Aşk ateşi yandı yandı küllendi Sana sevdam aşkalâdan dinlendi Cehrilik lâlesi gibisin yarim Doya doya baksam bile gözüne Yine hasret kalıyorum yüzüne Ne olursun kilit vurma özüne Cehrilik lâlesi gibisin yarim Öyle bir aşk ile sevdimki seni Derbeder sanıyor görenler beni Hekim bana ilaç yazdı buseni Cehrilik lâlesi gibisin yarim GÜLBAHÇE’nin yanık kokar sözleri Yüreğe hapsetti mahmur gözleri Unutamaz tebessümlü yüzleri Cehrilik lâlesi gibisin yarim YOZGATLI ŞAİR SALİM GÜLBAHÇE |
İçimdeki ahraz sevda dillendi
Aşk ateşi yandı yandı küllendi
Sana sevdam aşkalâdan dinlendi
Cehrilik lâlesi gibisin yarim
Harika bir öğkü ve şiir okudum sayfanda
Cehirlik lalesi gibi seviyorsan sevdiğini
Aşkın dilleree destan olmuş demekki.
Selim ne güzel anlatılan aşk hikayeleri var
Ülkemizde değil mi? Çünkü bizler sevda insanıyız
Her ilin etrafını çeviren ilçe ve kölerine kadar
bulunur bu efsaneler ve ben okumaya dinlemeye bayılırım.
buna da bayıldımç
DR un yazdığı reçeteni almanı dilerim
Sevgilerim seninle
MEHİRLİK LALESİNE BURADAN SELAMLAR