YORDUN BENİ İSTANBUL..
eski İstanbul neredesin?
gençliğimin İstanbul’u böylemiydin!. taşın toprağın altın deyip geldiler şaşırdılar! sen neymişsin İstanbul’um dediler güzelin talihi çirkin olurmuş derler güzelliğini tek tek soldurup saçını başını yoldular sırtına taşıyamayacağın yükü doldurup kalabalıklar binalar altında ezdiler be! ezdiler... her gün sokaklarını kazdılar köstebek yuvası yaptılar çukurlarına düşenler ya sakat kaldı ya mezara kondular.. mevsimlerin bile değişti ne yağan yağmurun ne de karın tadı kalmadı diz boyu çamura daldık su baskınlarına uğradık zelzelenle savrulduk üstten makyajını yaptılar alt yapısız koydular... dayanılmaz trafik kargaşanla her bir cadde , sokağınla çeşit çeşit insan manzaranla asık suratlar mutsuz yaşamlarla çığrından çıkmış sapıklarınla televizyon kanalları İstanbul gecelerinde kimin eli kimin cebinde sinemaskop rezalet var tüm bunlara özenen binlerce gençliğim var.. artık sende yaşayamam yordun beni başedemem aklımı kaybetmeden sağlığım yerindeyken şehirli deli denmeden pılımı pırtımı toplayıp sana elveda diyeceğim.. Bahar Tülay Kıran 2006 |