İlk Ay İlk Aşk
/Kurt kadar açım sevdana, bitmemeli dolunay
Terk edişin bu kadar ağır mıydı İlkay/ Benim yapamadığımı yapıp Bileklerimi birer jilet darbesiyle aşka buladın Bütün hayatı birkaç satır şiirin içine mahkûm kılıp Gözlerime yaşlar Yüreğime yaslar salıp gittin Böyle boynu bükük mü kalacaktı şiirlerim Elleri tutulmamış aşk elsizliğe mahkûm Aynalar düşmanım Sokaklarda dolaşan insanlar pişman Sanki herkes takıp takıştırıp gözlerini çıkmış sokaklara Nereye gitsem kime baksam kime dokunsam orada bitiveriyorsun Aldığım nefesi düğümleyip göğsüme Bende hiç ben bırakmadan Sigara külünden evler Dumanında gözler salıp gecelerime Mimarı oldun şizofren bir adamın Her gece üzerime üzerime gelen bakışın Aldanışım ve aldatmışlığınla öldüm Gece beşte içilen beş ilacın etkisi geçerken Etkisi geçmiyor terk edilmenin Beni sana kördüğüm eden düğün Seni benden kopardı İskender’in kılıcıyla Böyle olmamalıydı Biterken bile ellerin dokunmalıydı aşkınla sarhoş tenime Terime aşkının zehri bulaşırken dudaklarından dökülmeliydim Ölümüne demiştik İlkay Aşktı bizi baştan sona kuşatan “Aramızda aşk vardı İlkay ilk aşk vardı “ İliklerimize kadar aşktı Neydi seni böyle nefrete bürüyen Beni adamlığıma düşman eden Neydi bizi aynı yolda çıkmaz bir viyadüke sürükleyen Sana aylardan ayrılık demedim Günlerden veda Bir buse kondurmadan yüreğine Nereye Candı ardına bile bakmadan gittiğin Yasaktı aşkın adı Aşk yasaklanmıştı legal yüreklerde İnanmadığım dinde bile aforoz edilmiştik Kırk tas suyla yıkamıştık her şeyi hani Şimdi bu kadar şizofren halde bırakıp nereye gidiyorsun beni İçimde tarifi mümkün olmayan fırtına İçimde çağlayan koca dünya Ben ki en çok gözlerinde hayat bulurdum Ne olur bakmadan kapama Dinmiyor gözlerimin yaşı Ellerimi tutardın hani kimse kalmadığında Beni sarıp sarmalardın sarmasa da dünya Kalkan olurdun benim için Tüm belalardan korurdun Muska gibi sarılıp uyurdum geceleri Sevmedin beni seni sevdiğim kadar Aç kediye bir tas süt verir gibi Doyurup karnımı kapı önünde gitmemi bekledin Gitmedim Kedi gibi nankör olup Eşiğinden giremediğim kapı önünde yıllarca bekledim Gitmedim, gidemedim bir adım öteye Şimdi sen toplayıp tasını tarağını Taratmadan saçlarını Okşamadan ellerini Öpmeden gamzelerini nereye gidiyorsun Ben ki mezar kılmıştım gamzelerini Beni gömmeden nereye böyle… Bitmeyecekti İlkay gitmeyecektin böyle Sana, sesine nefesine en muhtaç olduğum anda nefes olacaktın Ses olacaktın titrek yorgun sesime Voltalarken hastane koridorlarını Duymalıydım sesini Yüzüme kapanırken telefon Dünya da düşüyordu ayaklarımın altından İki dünyamı da senin yolunda mahvederken Helal edilmişti hakkım Halkım ağlıyordu ardından Aklından geçmiyordu geride bırakmadığın kırıntılar Ben ki seni ömrüme can etmiştim Ben ki seni sevilenler arasında sultan etmiştim Mecnun’a, Kerem’e, Ferhat’a söz etmem Ama düştüğüm çöl Yandığım ateş Boğulduğum su sensin Tüm şehveti giyinen Leyla oldun dinmedim Külüme basan Aslı oldun Anka’ydım Dağı delmemi bekleyen Şirin’din deldiğim dağ yuttu beni durmadım Neydi seni benden götüren Beni ölüme nikâhlı eş eden Seni sevmiştim Bebeğin anneyi sevdiği gibi sevmiştim seni Muhammed’in (s.a.v) Ayşe’yi (r.a) sevdiği gibi Şimdi payıma düşen pay sensizlikse çekerim Bir cüzamlı gibi benden kaçışına eyvallah derim Seni gömüp yürek tarihime Acının oğulları için yarınlar sürerim Ama sen nasıl kaldırırsın bu vebali İlkay Üzerime attığın toprakları kaldırmak istersen bir gün Sağ bulur musun sana aşkla bakan gözleri Seni okşarken pamuklaşan elleri bulur musun yumuşak Tenine can olan teni alır mısın tenine sen kokan terle Gittin eyvallah Bir daha olmayacaksın Peki Ya ben Sensiz bu ömrü nasıl devam ettireceğim Bir tek ses bile vermeden Üzülmeden bu keşmekeş halime Huzurla baş koyabilecek misin yastığa Karabasanın olurum gecelerini kör düğümle düğümleyen Nefesini çalarım düşlerinden Gülüşünden alırım gamzelerini Kimseye mezar olmasın diye Dünyanın yeşilini çıkarırım tüm ressam tuvallerinden Ya sen Sen çıkarabilir misin bir an olsun içinden Seni bunca seven adama yaptıklarını Öldürmekse amacın başardın Sevgiyi yaşamaktıysa yaşadın Aldın elimdeki her şeyi Benim küllerimden Bir Anka yarattın “senin bunda suçun yok mucidi benim İlk’aşk’ın Yaşadım, Yaşattım, Mahvettim” 17.05.2010 |