efsunlu şiir
Uykusuz gecelerin ayrılık saatlerinde önce zaman girdi göz bebeklerimize,
gizli bir hüzne uykusuz suskunluğum efsunlanan rüyalarda sensizlikten kör bakıyor gözlerim bense kimsenin anlamadığı bir dilde çığlıklar atıyorum bense öksüz cümlelerin ateşine düşüyorum bir iç geçiriyorum bir içiyorum bir içip bir iç daha ben kendimden geçiyorum sen üzerine düşüyorsun ömrümün acizliğime boyanıp kendime susuyorum dayanacak cılız bir aydınlık arıyorum eksikliğime elimde bir sigara ve başımda bir karış duman zemheri kesiği dudaklarımdan kan sızıyor, kanımı al ve sür ruhumu teslim ettiğim aşkımın iki kaşının arasına özlemimdir isminin zikrinden kalan sızısı kıyamettir lugatımda özlemin varlığınla doluyken her yerim, sensizliğini yaşıyor ellerim saatlerin şımarık zamanlarında içten içten mırıldanır kalemim, tenimi teninin altına serip kilitleyip gidiyorum bir mısrada kendimi hep bir satır soğuk sensizlikten aslında, sensiz ellerimde çalıların elleri ve çizilmiş kan sureti dilimde gel gitleri zamanın türkçesi med cezir hali aslında mevzu türkçe görmek fakat sevebilmektir seni her dilden peki ya sessizliği sevebilmek en derinden yada bir kemanı en ince telinden aklıma takıldı bir anda şimdi bu çalan keman ağlar ya, şiir de ağlarmı be usta? şimdi bu mum yanar ya, şiirde yanar mı? Cevap yok mu? şiirde ağlar be usta hasret kaçınca gözüne adamın şiirde yanar kalbine özlem düşünce adamın o zaman ağlayacak bu şiir yüreğimin kanaması en güçlü yerinden esecek hasret gözlerimin kenarında biriktirdiğim varlığına gözlerimden sağanak sağanak yağacak şiirlerim nerdenn nereye geldim yine başlamadan önce bir şarkının matemini tutmuştum oysa göz yaşım yapıştı sonra sonra bu satır ve tüm satırların sessiz harfleri içinde bir bekleyiş bu arada kapı önlerindeki saksıların altına sakladım sessizce bekleyişlerimi yerini bilip içeri kapıyı çalmadan girersin diye... |