BİR GÜNLÜĞÜM....Şiirin hikayesini görmek için tıklayın 1983 yılı mayıs ayında 1967 yılında kesilen sağ ayağım yeniden apseler yapmış, İZMİR YEŞİLYURT DEVLET HASTANESİ’ne yatmıştım. O zaman yeniden apseli yerlerime operasyon yapılmıştı. Aynı odada üç kişi idik. Üçümüzde aynı gün ameliyata gitmiştik. Benimki hafif olduğu için uzmanlar tarafından, diğer iki arkadaş ise operatörler tarafından ameliyet yapılmıştı. Bu şiirimi de o zamanlar yazmıştım.
Ameliyata gidiyorum, ameliyata,
ALLAH ü TEÂLÂMA tazarru ede ede. Nezir ADAK, Hüseyin ERKUT, bir de bendeniz, ALLAH ü TEÂLÂMA tazarru ede ede. Bindim asansöre saat sekiz sırasında, İndim ve bekliyorum bekleme odasında, Em bekleyen pür-nevi hastalar arasında, ALLAH ü TEÂLÂMA tazarru ede ede. Orda ki her hasta inan kendi sevdasında, Acil şifa dileyen dertdaşlar arasında, Yer aldım bende kasaplıklar arasında, ALLAH ü TEÂLÂMA azarru ede ede. Çağrıldım, iğne vuruldum, bir sedyeye bindim, Bilmedi, nasıl oldu, birden bir hole sindim, Kalakaldım o holde sedyeyle bir ben kendim, ALLAH ü TEÂLÂMA tazarru ede ede. Sonra aldılar beni, o kesme odasına, Vurdular iğne ve morfin belin ortasına, Yattım boylu boyunca sedirin ortasına, ALLAH ü TEÂLÂMA tazarru ede ede. Attı donu doktor Kâmil, âlen oldu varlık, “Ne yapalım, hastasın olacak o kadarlık” Zayi oldu gözümden azda olsa bir farlık,(ferlik) ALLAH TEÂLÂMA tazarru ede ede. Ameliyat oluyorum, loş farlar arasında, Koca pabuçlu bacı, doktorlar arasında, Tansiyon ölçen, serum takanlar arasında, ALLAH ü TEÂLÂMA tazarru ede ede. Ameliyat oldu, pansumanı yaptı doktur, “Kan verelim mi^dendi? Öteki: “Gerek yoktur,” Açtılar perdeyi, baktım yarama, kan çoktur, ALLAH ü TEÂLÂMA tazarru ede ede. Doktor KÂMİL, İRFAN, bacı SABAHAT gittiler, Beni gene bekleme odasına gettiler, Hemşireler; tansiyon ve nabzımı ölçtüler, ALLAH ü TEÂLÂMA tazarru ede ede. Enînler muztarip, haykırışlarsa pek elim, Nedense benim varmıyor o enîne dilim, Gâh serumlu kolumda, gâhi yaramda elim, ALLAH ü TEÂLÂMA tazarru ede ede. Hatır sual etti, tansiyon ölçen hemşire, Dedi, can geldi mi morfin yapılan yere? Ne gezer dedim, biri inler iken ha bre, ALLAH ü TEÂLÂMA tazarru ede ede. Ayrılırken, “haber ver, can gelince olmaz mı?” Cansız yerlerime neden bilmem can dolmaz mı? Morfinin tesiri de yavaş yavaş solmaz mı? ALLAH ü TEÂLÂMA tazarru ede ede. Bacağım canlandı, gel de bak, hemşire hanım, “Bir dakika bekle, geliyorum hemen canım!” Bir baktım ki yarama, dışa vurmuş kanım, ALLAH ü TEÂLÂMA tazarru ede ede. Geldi hemşire. “Telefon edelim, alsınlar” “Kanlı yerini, yeniden bir güzel sarsınlar” “Nabzın güzel dedi,”tekrar tansiyon alsınlar” ALLAH ü TEÂÂLA tazarru ede ede. Hastabakıcı AHMET geldi de aldı beni, İncitmeden, ağrıtmadan benim hasta teni, Çıktım ki sayamam hiç geçmiş olsun diyeni, ALLAH ü TEÂLÂMA tazarru edede ede. Biraz sonra geldi yanıma hemşire GÜLTEN, “Bilmiyordum, ameliyat mı oldun bugün sen?” “İğne yapalım mı dedi, ağrıyorsa beden?” ALLAH ü TEÂLÂMA tazarru ede ede. Gitti… Gene geldi GÜLTEN, dedi, “kısık sesin,” “Ne dersin? Verelim mi sana biraz müsekkin?” Sağ ol. İstemem ben, ederim kendimi teskin, ALLAH ü TEÂLÂMA tazarru ede ede. Cemil; fazla açıldın, derin açılma yeter, Sen gayet iyisin, var senden daha beter, Elbet gün gelir, seninde derdin biter, ALLAH ü TEÂLÂMA tazarru ede ede. KÜÇÜK OZAN (CML DMR) HASTANE ESİNTİLERİ’inden. TAZARRU ETMEK: Kendini alçaltarak huşu ile yalvarma. EM : Çare. ÂLEN : Açıkta, meydanda. PÜR-NEVİ : Çok çeşitli. ENÎN : İnleme, inilti. MÜSEKKİN : Rahatlandıran, uyuşturan. TESKİN : Yatıştırma, durdurma, kendini avutma. |