ESMER VE YETİM
Tüm dünyada emperyalizmin ve siyonizmin çıkarları doğrultusunda hakları yitirilmiş,özgürlükleri kısıtlanmış,oyuncakları eliden alınmış! açlığın ve yanlızlığın kanatlarına terkedilmiş suçsuz çocukların acı hatıraları için...
.................Sen gelirken ben çoktan öğrenmiştim yürümeyi. .................Annem ağlamaz babam beceriyordu gülmeyi. Ben esmer tenli cılız bir çocuğum Beni vurduğun kadarım. Ardında bıraktığın hafriyatın Ve kızıl suların içinde süpürüp götürdüler, Ana rahminde birlikte doğduğum, O ufacık suçsuz ayaklarım. Petrol kokularına ezilmeyen kardelenlerim, Senin barut dumanlrına boynunu büktüler. Ve giymeye kıyamadığım ayakabılarım, Kopan ayaklarımda değil de, Beni taşıyamayan ayaklarımda eskidiler. Bakire meryemin bıraktığı emanet kadarsın! İsalaşmak mı? Haşa. Ama onun kadar kutsalsın. Ve diline vurulan prangaların gölgesinde, Sözcüklere hükmedemeyen bir zavallısın. Evet ben o esmer ve eksik çocuk. Petrol kokan toprakların yetim veledi. Benim suçum sana hürriyet demek Ve bu beyaz dünyada siyah doğmaktır. Belki talihsizliğim de bu topraklarda varolmaktır. Sen dönüp gittikten sonra buralardan Kana doydu kıraç topraklarımız. Her kaldırımda bir izin, Her duvarda bir çeltiğin duruyor. Ve her sabah uyandığımızda, Yetim bir terörist doğuyor! Şimdi özgürlük vaadiyle hamile bıraktığın bu topraklar, Sana baba katili bir evlat armağan bırakıyor. Kansız ve damarsız.Aldığın ve bıraktıkların için. Verimsiz petrol kuyularının içinde yeşeren umutlarımız, Yusuf yalavaç’ın imanıyla kutsanmış köleler misali, Esmere çalmış bir intikam büyütüyor. Dişi bir kurttan türeyen millet olmasakta, Pişmanlığın esaretiyle yetişmişlerin emanetleriyiz biz. Unutma bu savaş senin tohumlarındandır. Ve terkedilmiş bir çocuğun babasına son lanetisin. Çaldığın ve aldığın her günah için, Tanrının yeryüzüne gönderdiği mesih değil, Gazaba uğramış son kavimde sen olacaksın... *yalavaç:ön-türkçe de peygamber anlamını taşıyan kelime. SERKAN TOPTAŞ 2010 |