TUUBA'ya
seni en çok asker yeşilinde seviyorum
sohbetlere konu olmuş, sözlüklerden kovulmuş bir harf eksikliğinin anlamını yitirmediği adında tadında bir kavganın önde gidenisin-sebebisin hani ilk gideni ben olsaydım adını yazardım ay’a yine de bu şiirim sana değil TUUBA’ya seni en çok asker duruşunda bir duruşma salonunda düşlerken seviyorum küfürlü bir ağzın tanığıyım bu yargıda sen ise cenette kökü dışarda aksi bir ağaçsın-dünyada da son gelen ben olsaydım sen kapıları kapardın ben kalırdım yaya yine de bu şiirim sana değil TUUBA’ya seni en çok sevmiyorum en’lerin ötesinde enine sığmaz kalbin, endamından büyük, sığmaz tenine bende sevilmediğini bilsen kafiyelerin, çalmazsın benden, bırakırsın bana en hırlısı olursun hırsızın böyle değersin cana sen inatla yeksin, doğruysa sende, çalınır göle de maya benimkide inat sana değil bu şiirim TUUBA’ya en sevilenin ardından doğmak bu senin yazın dün öldü iki yıl önce şair ceketli çocuk KAZIM sen doğmadan yazıldı en güzel şarkılar sana sana en’lerin ötesinden bir masal anlatılacaksa ondan başlamalı iki meleğin dar geldiği, şimdi söyleyebilirsin küfrünü bu dünyaya bu şiirim sana değil TUUBA’ya selvi boylum dersem kısa boyunadır ahım ay yüzlüm dersem yalnızca -sen- tuğrasında gizli padişahın sen olduğunu biliyorsun bu şiirim sana doğum günün kutlu olsun........ |
sizin bu güzel satırlarınızı bana ulaştıran yer.
dostluğunuz ve aranızdaki sevgi umarım hep şimdiki gibi güzel kalır.
sevgilerimle