1 MAYISŞiirin hikayesini görmek için tıklayın KANLI 1 MAYIS ( PİŞMAN DEĞİLİM)
Ah rahmetli babacığım, ah güzel anacığım, bu defa içimde ki şeytan neredeyse henüz 19-20 yaşlarındaki oğlunuzu genç yaşta elinizden alacaktı. Ama şunu söyleyebilirim ki çok zor anlar yaşasam da ölümün pençesinden tesadüfen kurtulmuş olsam da hayatım boyunca içimdeki şeytanın bana yaptırdıklarından yegane pişmanlık duymadığım olay budur sanırım. O yıllarda Eskişehir İktisadi ve Ticari İlimler Akademisinde öğrenciydim. İstanbul’da 1 Mayıs İşçi Bayramı geniş kitlelerin katılımıyla kutlanacaktı. Bağlı bulunduğum Öğrenci Derneği olan Eskişehir Yurtsever Devrimci Gençlik Derneği de törenlere katılma kararı almıştı. 1 Mayısın 1 hafta öncesinden Kocaeli’ndeki evimize gelmiştim. O sabah Okula döneceğimi söyleyerek evden çıktım. Erkenden arkadaşlarımla İstanbul’da buluşarak korteje katıldım. Her şey o kadar güzel başlamıştı ki, davullar çalıyor, halaylar çekiliyordu. Hepimiz neşe içinde bayramımızı kutluyorduk. O kadar kalabalıktı ki saat Akşamın yedisine yaklaşmasına rağmen bizim grubumuz halen alana yaklaşamamıştı. Olayların başladığı anlarda biz sonradan insanların kaçıştığı Dolmabahçe’ yi Taksim’e bağlayan yokuştaydık. Saat 19.00 sularında dönemin DİSK başkanı Kemal Türkler konuşmasının sonuna geldiğinde etraftan silah sesleri duyulmaya başlandı. Günler sonra öğrendiğimize göre Sular İdaresi binasının üstünden ve meydandaki otelin çeşitli katlarından açılan bu ateş sonucu insanlar panik halde kaçmaya başladı, kısa bir süre içinde İntercontinental Oteli`nin de üst katlarından ateş açılmaya başlanmış. İnsanlar panik halde kaçmaya çalışırken panzerler de kalabalığın arasına doğru girmeye ve kitleleri sıkıştırarak Kazancı Yokuşu`na itmeye başlamış. Yukardan gelen insan selinin en önlerinde bizim grubumuz vardı. Kalabalığa ateş açılıyordu fakat polis ateş açanlara değil, kalabalığın üstüne saldırıyordu. Bir kamyonun tıkadığı Kazancı Yokuşu`ndan aşağıya kaçmaya çalışan kalabalığı daha da korkutmak için bir daha ateş açıldı. İnsanlar panzerler altında kalarak ve birbirlerini ezerek kaçmaya devam etti. 28 kişi ezilme ya da boğulma nedeniyle, 5 kişi vurulma nedeniyle, 1 kişi de panzer altında kalarak yaşamını yitirdi, yaklaşık 130 kişi de yaralandı. 470 kişi göz altına alındı fakat hiçbirinin olayla ilgisi kurulamadı. Ateşi kimin açtığı tam olarak belirlenemedi, olay halen aydınlatılamamıştır. Sular idaresinin çatısından ve otel odalarından ateş açanlar bulunamamıştır. Kazancı yokuşundan aşağı ilk inenlerden olduğum için o olayın vahametini anlayamamıştım. Sağıma soluma baktığımda yanımda hiçbir arkadaşımı göremedim. Deniz kenarına yaklaştım birden Deniz Motorlarından Sirkeci, Sirkeci diye bağıran motorcuları gördüm. Hiç düşünmeden motora atladım. Bir müddet sonra Sirkeciden Harem’e geçtim ve Eskişehir’ e dönmek üzere biletimi aldım. Otobüs saatini bir kahvehanede beklerken Televizyondan olayları izlediğimde nerelerden döndüğümü anladım. Halen korku içindeydim etraf polis kaynıyordu. O günlerin Devrimci modası nedeniyle saçlarım çok kısaydı. Kahvehaneye giren polisler kimlik kontrolü yapmaya başladılar, kimliğimi gösterdim bir polis ne iş yaptığımı sorduğunda bir anda ilk aklıma geleni söyledim ve ben askerim abi ne olmuş kavgamı çıkmış diyerek saf tavrına bürünerek polise soru yöneltince sanırım bundan bir şey olmaz diye düşünerek polisler bana hayırlı tezkereler diyerek ayrıldılar. Allah’ dan asker kimliği falan sormadılar. Gece saat 23.00 de Otobüsüm hareket etti. Sabaha karşı Eskişehir’ deydim. Halen korku içindeydim. Ev arkadaşlarım da İzmit’ de olduğundan evde yalnızdım. Yatağıma yattım ve iki gün hiç kalkmadan uyudum. Şeytan bu defa koluma girerek beni ölüme götürmüştü ama başaramamıştı. O gün ölen 34 kişiden birisi de ben olabilirdim. Ama başta da söylediğim gibi ilk defa içimde ki şeytana kızmamıştım. Bugün olsa aynı konuda yine şeytana uyarım. MEHMET FİKRET ÜNALAN
Türkülerle, halaylarla.
Bir Mayıs’ da alanlara. Taksim, İzmir, Ankara’ya Koş emekçi meydanlara. Yaşlısıyla ve genciyle. Gelebilenler Taksim’e. Sahip çıkmaya İşçiye. Meydanlara tüm Türkiye. İşçi, emekçi bayramı. Burjuvanın büyük gamı. Oğul, kız ve kızanıyla. Haydi halkım meydanlara. Elde dövizler ve güller. Amerika katil! katil! Haykıralım Yurtseverler. Duysun bizi yedi düvel. Bir tarih ki yetmiş yedi. Onlarca devrim şehidi. Çiçeklerle donatalım. Anmak için her yiğidi. The Marmara Otelinden Uzanan kara ellere. Halkın üstüne sürülen Acımasız panzerlere. Naletleri yağdırmaya. Koş bir Mayıs alanına. Öfken sloganda kalsın. Vur davulcu davuluna. Şirimi seslendiren canım kardeşim dost şair Gamze Dağ’a teşekkürler MEHMET FİKRET ÜNALAN |
yazmak da yaşatmaktır kutlarım harıka yazmışsınız
sevgiler sunar başarılar dilerim