GİDİŞİN...Takvimler 20’ sini gösteriyor şimdi. Günlerden Salı. Gidişinin tam 4. günü bugün. Ve ben terkedip gittiğin yerdeyim yine. Aynı oda da, aynı koltukta ve aynı masada... Ve aynı müzik çalıyor yine karanlıkta... Bir elimde şarap şişesi, diğerinde sigara. Resmini de koymuşum ki tam karşıma. Görebilseydin şu tabloyu eğer; Belki yeniden aşık olurdun bana... Öyle yaa birkez daha aşık olurdun bana... Yeniden terkedecek halin yok ya... İnsan bir kere ölür demi; ikinci kez öldüremezsin ya... Kim verdi eline bu ayrılık silahını ? Hangi yüreksiz, hangi vicdansız ? Hangi eline aldın o silahı ? Acımadan; düşünmeden; Tek bir damla gözyaşı bile dökmeden... Nasıl bastın o tetiğe; Nasıl kıydın ? Nasıl sıktın yüreğime o kör olası ayrılık kurşunlarını ! Sarılma boynuma boşuna; sarılma... Bırak çek ellerini; kanattın bir kere yüreğimi. Git artık. Git bende istemiyorum seni... Yüreğimde 17 delik açtın sen. Ve unutma 17’sinde terk ettin beni sen... Eğer bu ayrılıktan, sağ çıkamazsam; Yüreğimden akan kanı durduramazsam; Baygın düşerde azraile kucak açarsam, Şunu hiçbir zaman unutma : Ben 17’sinde vuruldum; ben 17’sinde ÖLDÜM... ( 17.04.2010) 20.04.2010 / BÜLENT ALPER |